Son iş günü.

Son diye bağırdı kitapçı, bugün son. İçeride kimse yok.

Gün iyice karanlığa döndü, caddedeki dükkânlar yavaş yavaş kapanıyor.

Bugün kapısını kapatıp gitmeyecek kitapçı.

Hayatının finalini arka taraftaki iskemlede yapacak.

Günlerce çalıştı buna. Bir tiyatro sahnesine çalışır gibi.

Raflarda duran kitaplara baktı.

Bunca yıl kendisine yoldaşlık eden kitaplara.

Vakit tamam, dedi. Arkada hazırladığı sahnede tek kişilik oyuna başlamak üzere yürüdü.

Tam bu sırada bir kişinin kitapçıya girdiğini duydu.

Geri dönüp, kapattık, dedi.

Adam dinlemedi kitapçıyı, raflarda dolanmaya başladı.

Efendim, dedi tekrar. Kapattık.

Adam yine duymamış gibi davrandı.

Kitapçı, tartışmak yerine ne istiyorsa yapayım da gitsin, dedi içinden.

"Buyurun, ne istiyorsunuz? Yardımcı olayım."

Bu sefer duydu adam.

Bir şey istemiyorum, dedi. Birini, hayatımın aşkını, bekliyorum sadece.

Şaşırdı kitapçı.

Yalnız burası bir kafe değil, dedi.

Biliyorum, dedi adam kendinden emin bir şekilde.

O zaman artık gitseniz iyi olur, dükkânımı kapatacağım.

Dükkânınızı bugün kapatmayacaksınız.

Şaşırdı kitapçı, bu adam bunu nereden biliyordu?

Bir romanda okudum, bu yüzden buradayım, dedi adam.

Ama bu çok saçma, dedi kitapçı.

Hayatın kendisi saçma değil midir zaten, dedi adam. Sanki kitapçının yapacağı şeyi biliyormuş gibi arka tarafa doğru baktı.

Kitapçı verecek cevap bulamadı. Hayatın saçma olduğunu yapacağı eylemle gösterecekti. Yine de adamın üstüne gitmeye karar verdi.

Dediğiniz gibi hayatın kendisi saçmaysa neden romanda okuduğunuz bir şeyin gerçekleşmesini bekliyorsunuz?

Bu saçma hayatın panzehiri aşktır da ondan, dedi adam.

Kitapçının kafası karıştı. Doğru olabilir miydi söyledikleri?

Yok, dedi sonra yüksek sesle. Siz buraya benimle dalga geçmeye gelmişsiniz. Ben dükkânımı kapatacağım, lütfen çıkar mısınız?

Adam duymadı bu sözleri. Bakışları vitrine kaymıştı.

Şşşt, dedi kitapçıya bakmadan, geldi.

Kitapçı, adamın baktığı yerde iki kadın gördü.

Çok geçmeden içeri girip rafların arasında dolaşmaya başladılar.

Kitapçı olanlara anlam veremedi. Bu adam nereden biliyordu buraya birilerinin geleceğini?

Yanılmışım, dedi adam. Ben burada bir kişiyi beklerken iki kişi geldiler.

Beklediğin kişi mi bari, diye sordu kitapçı dalga geçercesine.

Tam hayalimde canlandırdığım gibi, dedi adam dikkatlice. Bak orada diğerinden daha uzun olan var ya o işte.

Kitapçı tekrar baktığında uzun olanı değil de kısada takılı kaldı gözleri.

Neden böyle olduğunu anlayamadı. Saçma, çok saçma dedi, ağzından sözcükleri çıkarmamaya çalışarak.

Kadınlar iki kitap alıp kasaya geldiklerinde kitapçı iyice emin oldu.

Neden emin oldu?

Neden olacak, aşktan.

Bu kadar çabuk âşık olunur mu?

Saçma hayatı anlamlandıran aşkın hızı var mıdır?

Kadınlar gitti.

Adam da gitti.

Ne saçma! dedi kitapçı, rahatça bağırarak.

N

E

S

A

Ç

M

A

!

Arka tarafa baktı.

Az önce gitmek üzere olduğu yere ayakları hiç mi hiç varmak istemiyordu şimdi.

Bir daha çıkmam diye düşündüğü kapıdan dışarı fırladı.

Caddede koştu, koştu.

Yok.

Bir dilenciye takıldı.

Tuttuğun altın olsun, Allah bütün dualarını kabul etsin ağabey.

Allah belanı versin.

İçi rahat etmedi.

Cebindeki bütün parayı verdi.

Gözlerine inanamadı dilenci.

Parayı geri alır korkusuyla uzaklaştı hemen.

Koşan dilenciyi izleyen kitapçının gözüne dükkâna gelen adam takıldı.

Duası, dua etmiş miydi, kabul oldu.

Koştu arkasından.

Adamı yakaladığında dükkânında beklediği kadının omuzunda gördü ellerini.

Bu kadar çabuk sevgili olunur mu?

Kısa olan yoktu.

Nereye gitti diye sordu hemen.

Bilmiyoruz, dediler. Kadın da kitapçının önünde tanıştıklarını söyledi.

Bana yardım edin, bulmam lazım, dedi kitapçı.

Roman geldi akıllarına, git onu oku dediler.

Vaktim yok, dedi kitapçı.

Yapacak başka bir şey yok o zaman, dedi adam.

O olmazsa yaşayamam, dedi kitapçı.

Zaten yaşamayacaktın, dedi adam.

Bir kişi bekliyorken nasıl iki kişi geldi, diye sordu kitapçı.

Hayatın kurgusu, romanlardan daha karışıktır, fazla kurcalama, dedi adam.

Ben aramaya gidiyorum o zaman dedi kitapçı, uzaklaşırken, mutlaka dükkânıma uğra, eğer onu bulamazsam bana romanı anlatırsın, dedi bağırarak.

İlk önce dükkânına uğra, diye bağırdı adam da kitapçının arkasından. Hırsızlar şu sıra dükkânına girmiştir.

Kitapçı bunu duymadı.

Kalabalık caddenin içinde kayboldu.

G

İ

T

T

İ