Zamanın içine sıkışmış, güneşin doğduğu ve günün çok güzel olduğu pasparlak ve aydınlık yeryüzü sabahında çöküyor üzerine bütün sıkıntıların, dertlerin, özlemin ve yorgunluğu bunca zaman beklemenin. Ömür yiterken geri gelmeyen günün sıkıntısı mıdır yahutta yarın olamayacakların mı? İnsana bu denli değer vermenin yahutta değersizliğin? Neydi ihya edecek bu kadar debelenmenin sonunda, olması gereken şeylerin nihayetinde olması mi? An vardır ve yaşanmalıdır. Ölüm vardır ve yaşanacaktır. İki yaka arasında geçen bu nehir coşkulu bir şekilde akmalıdır ki günü geldiğinde önünde bir kaya durmasındı, ne vardıysa alıp götürsündü yatağında, yolunda ve ne varsa koşmalıydık çılgınca geriye bakmadan sevincine yarınların ve muhakkak en gerçeğin ve doğrunun; şimdinin. Solumalıydın sudan çıktıktan sonra çok değerli bir nefes gibi her anın ömrün, bazı bazı nefes nefese kalmalıydın ve bazı bazı çöküp kalmalı; öyle yaptım bu sabah.


Uyumayan Adam 

16.09.2023-10:24 / Balıkesir