Bir tünel var,
Ucunda ışık,
Bir de merdiven.
Gitmeye takatin yok,
Karanlığa gönlünü vermiş gibisin;
Yasak bir aşk yaşamış,
Elmasını, ayvasını yemişsin.
Gitmek istersen menzil de belli,
Sen hala diretirsin.
Karanlık bir tünel diyorum,
Attığın adım görünmez,
Arkana baksan siyah,
Ellerin ayakların siyah,
Aldığın koku siyah,
Verdiğin nefes siyah,
Hele bir düşün,
Tebessüm bile siyah.
Gitmeye mecâlin yok,
Dönmeye niyetin yok,
Sabrın da sebatın da siyah,
Umudun, inancın da
Şüphe ve endişene yaren olmuş.
Ama hepsi katrandan hallice,
Tek düze,
Uçsuz, bucaksız, dipsiz...
Bir tünel var,
Ucunda ışık,
Bir de merdiven.
Çok düşünecek ne var?
Işık göresin diye,
Merdiven çıkasın diye,
Karanlık ise,
Korkup endişelenesin diye var.
Ha gayret yola revan ol.
Ne ışığım ne merdivenim,
Yok dersen eğer,
O zaman baktığın yer ardındır,
Geçmişine de, geleceğine de söv gitsin.
Masaldır onlar sen oyalan diye,
Her neredeysen ve farkındaysan,
"O an" dır milat!
Anne kucağını hatırla,
Merhametine mazhar olduğun,
O kutlu kadının,
Cennet kokan ellerini,
Kulağına gelen fısıltıyı hatırla,
Huzur ve sükuneti.
Annenin sesinden duyduğun o vahyi...
Mışıl mışıl hareketsiz uyurken,
Ceset gibi teslim oluşunu,
Tek hayat emaresi nefesini hatırla!