İçimde bu büyük ölüm arzusuyla neden intihar etmediğimi anladım sonunda. İntiharın sorumluluğunu yıkamam bir başkasına. Sırf bu yüzden yaşanılan hayat, ne kadar yaşam içerir? Biz alt ve orta kesim çocukları, satın alamayız zamanı, ve bize sunulan hayat, Dünya bankasının çarkları dönsün diye üretilen insan olmak. Bir de üstüne, yetmezmiş gibi, kadın cinsi olmak. Hemde yetersiz bir kadın olmak. Benim yapabileceğim şeyleri yapan insanlara saygı duymuyorum. Aslında kendime saygı duymuyorum demek oluyor bu. Hele benim bile yapabildiğim şeyleri yapamayan insanlar gözümde böceklere dönüşüyorlar, sadece üstüne basılması gereken. Ve bu düşüncelerle sistemin bir çarkı olmak, ne zor. Başka bir dünya ve barış, adalet anca hayal. Olduğum çarkı hem büyük sistemde hem küçük sistemde tiksindirici buluyor, içimden acı acı çığlık atıyorum. Sadece refleksen yaşıyorum. Yaptığım hiçbir hareketi düşünmüyorum. Ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyorum. Ne istediğimi düşünmeye bile uğraşmıyorum. Oysa sadece yok olmak istiyorum. Yok olma düşüncemle beraber. Herhangi bir duygu hissettiğimi bile düşünmüyorum. Sadece dümdüz durmak garip geldiği için şaklabanlık yapıyor, normal insanlar buna ağlar denildiğinde ağlıyorum. Gerekeni anlayabiliyor, ona göre davranışıma çeki düzen verebiliyor, aranızda o garip birisi diye bahsi geçen biri oluyorum, ama aranızda ve size karışmış, artık gözünüze yabancı gelmeyen bir varoluş sergileyebiliyorum. Bilmiyorsunuz, en mutlu şen şakrak anlarda, kafamda kafanızı koparıyorum, boynunuzdan büyük bir ısırık alıyorum. Ama kahkahamı hiç yarıda bırakmıyorum, hatta sizde gülerseniz krize giriyor durduramıyorum. Yanlışlıkla elime ustura geçse, o an hayalle gerçek karışsa birini öldürürüm o arada. Güvenim zamana. Bir gün ömrümün dolmasına. Ah biri şimdi öldürse de, bu sorumluluğu benden alsa. Ben yorgunum dünya, beni uzaya atsana.