Francine Prose'a göre yazmak ve yazarlık, yazdıkça pekişiyor ve öğreniliyor. Belki bir bakımdan yetenek işi olabileceğini fakat üstüne düşmedikçe körelip yok olabileceğini iddia ediyor. Zaten önemli olan da yazma eylemini diri tutmak, dinamizmini yaşatmak değil midir?


Francine Prose, Bir Yazar Gibi Okumak kitabında okuma eylemine değinerek kendi yazma deneyimini, kendinden önce yazılan kitaplar aracılığıyla kazandığını belirtiyor. Birçok yazarın ve kitabın adını dile getiriyor. Okuyarak yazma eyleminin beslenen özelliklerini, bu eserleri değerlendirerek örneklendiriyor. Kitapta; Mavis Gallant, James Baldwin, Gustave Flaubert, Jonathan Franzen, Tolstoy, John Cheever, Franz Kafka, Samuel Beckett, Paul Bowles, Charles Dickens, Flannery O'Connor, Virginia Woolf ve daha birçok yazarın eserini referans alıyor. Hatta metin içinde dile getirdiği eserleri not almamıza bile gerek kalmıyor. Kitabın arka sayfalarında bu eserlerin listesi bulunuyor.


Elimizin altındaki bu eserden payımıza düşeni alabilmemiz için onu ince eleyip sık dokumamızı söylüyor. Özelden genele giderek yakın okuma tekniğiyle yazma eylemini irdelemeyi, satır arası okumayı önemseyen Prose; kelimelere, cümlelere, paragraflara, anlatıma, karakterlere, diyaloglara ve ayrıntılara dokunmamızı, onları okuyarak yazmayı anlamlandırabileceğimizi işaret ediyor.


Bir Yazar Gibi Okumak, yazma eylemi hakkında yazılan diğer kitaplara nazaran daha anlaşılır, akıcı ve sade bir kitap. Sohbet eder gibi yazan yazarın deneyimlerini de okuduğumuz bu kitabı, okumak ve yazmakla ilgilenenlerin değerlendirmesi edebiyat alanında farklı bir bakış açısı kazanmayı sağlayabilir.


[Seda Çıngoy Mellor tarafından dilimize aktarılan Bir Yazar Gibi Okumak, Kıraathane Yayınları aracılığıyla yayınlanmıştır.]