Bir fahişenin belindeki ince beyaz tülüm
o belini kıvırdıkça ben dönüyorum.
Bir beyin ellerinden çözülüp
yerlere seriliyorum,
Zevkin, sefanın kokusu siniyor
ağır ağır üstüme.
Güneş çekiyor uzun çekici bacaklarını,
soyunuyor geceye.
Güneş geçiriyor derin karanlığı
ayın göğsünde,
Kalıyor yine hayata gebe.
Ben, yine yerdeyim yerde bir yerlerde
Pencereden giren ışığın bile
kırıldığı bir yerde.