Bu defa olmaz. Bu defa aynı şartlarda, aynı yolda, aynı izi sürmem daha. Çünkü sen hala aynı adamsın; aynı korkak, aynı çocuk. Ama bak ben başkayım, her ne kadar eskiye kıyasla daha çok seni andırsam da artık yorgunum sana. Dargın bile değilim artık; öfkeli, incinmiş, gururundan adım atmaz ama gel desen dağları aşar o kız değilim. Kovulmasa da istenmediğini anlattığında arkasına bakmadan çekip giden sonra senin bir selamına ağzı kulaklarında gelen o sulu göz değilim. Yani anlayacağın ben artık bildiğin gibi değilim. İstersen yeni bir kart aç, yeni bir zar at, başka bir kalem bul, başka bir defter çıkar, bir şişe aç hatta. Ama olmaz. Şişenin ucu seni gösterince doğruluk, beni gösterince cesaretti hep. Oturup bir daha korkaklarla cesaret şişesi çeviremem ya. Gel istiyorsan yürüyelim, biliyorsun bu benim için sevmeye ve affetmeye eş değerdir. Gel istiyorsan üşüyelim, gülüşelim. Küçükken duyduğun masalları benim üzerimde deneyelim. Ama o da ne, külkedisi boy atmış. Öpülmesi yalnız öldüğünde mümkün olan bir prenses olmaktan sıkılmış. Bak sen şu işe, zehirli elmasını yiyip köşesinde oturması gereken kız bir de gitmiş cadıya tuzak kurmuş. Çok üzgünüm ben artık masallara inanmıyorum. Bunu, içime gözlerin şeklinde tutuşan ve öpüşlerin şeklinde harlanan bir yangını ağlayarak söndürdüğümden beri seni her görüşümde kendime tekrarlıyorum.