Kafamızı taktığımız birçok şeyin bir yolu bulunacaktır. Bu mutluluk için de geçerlidir. Bir tane bile yeter. Tam tersine yüzlerce hatta binlerce için niyetlenip debelensek de... O bir tane sonsuza bedel olur. Tabi bunu hissetmesi lazım kişinin. Bu hissiyatın ortaya çıkması için insan içine dönmeli. Neler olup bittiğini gözlemlemeli. İçindeki o yanan nokta tam olarak nedir? Çok küçük olabilir. Kaydadeğer değildir. Ama tüm kalbinin içinde yanan ve hiç sönmeyen sonsuz bir şekilde isteyen bir o vardır sanki. Cevap bulamaz hiçbir zaman ve yanar da yanar. Elimize alsak elimiz bile acımaz belki ama o küçücük nokta var oluşun başından beri yanar ve neden diye sorar. Neden?
Her şeyi söyleyebilirsiniz ona ancak tatmin olmaz. İnsan mutlu değildir çünkü ve her bir anında bunu daha net bir şekilde keşfeder. Bu keşifler sonrasında ise aramak ister. Sonra başka şeyler girer devreye ve kişi bu bulma isteğini kaybeder. Bu yüzden içine dönmesi lazım insanın. Tam olarak ne istiyorum? Bu içine sinmesi lazım. Markete giren ve ne alsam acaba deyip yarım saat sonunda dışarıda yemeye karar veren biri ile markete girip alacaklarının listesini tamamlayıp çıkan birisinin farkı gibi. Netleştirmeyen insan hayatının boşa harcar.
Net bir şey bulup kitlenmemiz lazım. Bu şekilde o hiç sönmeyen küçük kor parçasından yangın çıkarabileceğim. Onu diğer parçalara dahil edebilecek ve bir güneş gibi olana kadar devam edebileceğim.