Ahde vefasıza çıkardım namını,

Gayrı adın dilime azap sayılır.

Biri gelir elbet doldurur senin de yerini

Ettiğim ah-u zar sana vebal sayılır.


Gündüz gülüp gece ağlıyorsam,

Adını duydukça “ah” ediyorsam

Bu gönülden seni tutup atamıyorsam,

Döktüğüm gözyaşları şehre rahmet sayılır.


Duygularım belli ağır geldi sana da,

Kalbin alışık değil soylu sevdalara,

Sefil bülbül gibi gez şimdi diyardan diyara,

Vardığın her gönül, sana gurbet sayılır.


Marifet bildin aşk diyarından göçmeyi

Bir ferman yazıp kaçarcasına gitmeyi 

Hüner mi saydın sırra kadem basmayı?

Ördüğün duvarlar, sana mapus sayılır.


Sensiz de gün doğacak bu diyarlara.

Bilirim, bir çiçekle bahar gelmez ya!

Soldun gittin sen de benim dallarımda,

Çiğnen dur yerlerde, sana hak sayılır


Sanma ki gönlün oralarda ferahlayacak

Adımı her duydukça için kor gibi yanacak.

Dudakların bir yudum suya hasret kalacak,

Kevser pınarları sana da haram sayılır


Nereye istersen oraya kır gönül dümenini,

Tövbe daha sevmem sen gibisini,

Yunus misali yurt edinmem kendime çölleri

Meylettiğim her güzel, sinemde bir yara sayılır


Duvara attığım bu kaçıncı çizik sayamadım

Sensizliğe alışırım dedim, daha alışamadım

Her gece Azrail’e bir selam çaktım,

Sensiz aldığım her nefes, biraz ölüm sayılır.