Şu anlamın değerini düşürmelerle derdim. "Aşk, sevgiye dönüşürmüş". Niye dönüşüyor acaba? Bir de sevgi sanki çok pısırık, güçsüz bir duyguya dönüşüyor o cümlede... "Tomurcuk çiçek açtı, meyve verdi" deyince olmuyor bak o güçsüzlük. Ne bileyim, hiç sevmiyorum o cümleyi.
Sonra zorunlu birarada olma durumlarını hiç sevmiyorum. Konuşmayı yürütmek için tüketilen çaba bence başka bir şey için verilmeli. Birbirinizden hoşlanmıyorsunuz. Görüşmeyin.
Cahilin, cahilliği çok batmıyor. Okumuşun cahilini hiç sevmiyorum. Poz verir gibi oturuyor, kimisi. Birde bildiğini ortaya kusmasını. Söz hakkı bile tanımazlar sana. Tamam, bayağı bilgilisin? Teşekkürler.
Dilinden çıkanı, kalbinde taşımayan insanları sevmiyorum. Az önce "ayy pis kedi git, mikrop" deyip, sonra hayvan hakları temsilcisi kesiliyorlar. Erdemli olmak çok güzel bir özellik evet ama erdemliymişsin gibi olmak aynı şey değil. Bir sokak hayvanı yemek yiyorsa hatta, rahatsız olmasın diye karşı kaldırıma geçeceksin. Önce kendi evinin önünü temizlemeli.
Dil demişken, sürekli inancını dillendiren insanları da hiç sevmiyorum. Konuyu kısa geçeceğim. "Aferin" bekliyorlar gibi geliyor. Önemli olan, kendinle başbaşa kaldığında kalbinin dili. Bak orası da kimseyi ilgilendirmez. Bunu bilmelisin.
Birbirinin sorunlarını küçümseyen insanları hiç sevmiyorum. Biliyor musun? Sürekli seni bastırma çabasına giriyorlar. "Aa tatlım o da bişey mii?" Bu hayatta herkesin sırtındaki ağırlık kendisinin taşıyabileceği kadarmış. Sana en güzel gelen hayatı bile üzerine giysen. Tüllerden gelse gözüne, uçuş uçuş. Taşıyamazmışsın.
Bak, aklıma geldi. Açıksözlülük ile patavatsızlık aynı şey değil. Toplum içindeki açıksözlülüğü kendinize saklayın. Sinsi olun hatta. İçinize atın. "Bak ben açıksözlüyüm." deyip, Oh! içinizdeki her şeyi döküverin. O cümleye sığınmadan diyemediklerinizi, o cümleyle de demeyin.
İsterse konuşması, oturması/kalkması beni rahatsız etsin. Ama kendi gibi olan insanları çok seviyorum. Önyargılarım var tabii ki. Ama 5 saniye içinde "Ya ama ne güzelde kendi..." diyorum.
Kendiyle kaldığında sıkılmayan. İçine atıp atıp, acısını başkasından çıkarmayan insanları. Seviyorum kadar sevmiyorum da diyebilen...
Biraraya geldiğimde konuşabildiğim kadar, susabildiğim insanları çok seviyorum. Aynı manzaraya bakıp, benzer duyguları yaşayabildiğim.
Sorunumu kendi sorunuyla bastırmaya çalışmayanları... Tepeden bakmayıp , gel birlikte konuya uzaktan bakalım diyenleri. Kendine yararı olmasa bile iyiliğimi düşünen insanları...
Kendi anlatmayıpta, bir hareketinden güzel bir huyunu gördüğüm insanları. Göze sokmayanları...
Hayatını arasıra oturup temize çeken insanları...
Derdi, isteği, beklentisi olup; aynı zamanda bugünü de dolu dolu yaşayanları...
Kendini de sorgulayanları.