sana hiç kullanılmamış ideolojik kaygılar getireceğim

ben kapıların kapanıp açılmasıyla uğraşırken

ihtimal olarak ayrı ayrı yerlerde bulunduğumuz bu dünyada

sen karşılığı olmayan davalarla uğraşacaksın

ben henüz genç bir kelime kaçakçısı olarak

bulup buluştururken bize uygun tümceleri

sen sana henüz yeni hediye ettiğim

yeni doğmuş bir kediye isim arayacaksın


ben fotoğraflardaki gibi bakmayan tüm gözleri oyarken

sen bir çift bakış biçeceksin papatya çaylarına

artçı bir sarsıntıyı yaşarken yeni aldığımız gecekonduda

sarılacağız birbirimize, adını konuşmadığımız kedimize ve henüz tamamen kaynamamış çay keyfimize


ben coğrafyamıza özgü birçok tanım ararken ansiklopedilerden

sen ince kapaklı şiir kitaplarında eskimiş tüm dizelerin çizeceksin altını

ve bir trajedi halinde büyüyüp

kendi içinde sallanıp duran türümüz

bizim kendimize aradığımız pek illegal sonları yaşayıp

geçip gidecek bir tatminkar duyguyla



biz dünya tarafından hırpalanmış

rüzgargülleriyiz sevgilim

yetmez mi bu kadar savrulduğumuz?