Bu bir yola çıkma hikayesi değil. Yolda olduğunu fark etme hikayesi. Başkaları geri giderken sen yerinde duruyorsan, ileri gitmiyorsundur; başkaları ileri giderken de sen geri gitmekte değilsindir ya işte bu onun hikayesidir olsa olsa. Kafan karıştıysa tekrar tekrar oku. Fark ettim ki insan bazen her okumasında farklı şeyler anlıyor. İnsanda da durum çok değişmiyor, dışı parlak hoş kokulu o kitaplar içerlerinde ne büyük acılar taşıyor senin için bilemezsin. Denemek, yanılmak, üzülmek, sevinmek aslında durağan olmadığının göstergesi, ne mutlu biraz beyaz, biraz siyahsan, farkındaysan. 


Dedim ya başkaları ileri giderken durduğun yerden bakınca geri gidiyormuşsun hissi vardır. Belirli bir açıdan bakılınca anlaşılamayacak şeylerdir bunlar. Peki ne açar bizim gözlerimizi, içimize umut serper, baktıklarımızı güzelleştirir, (öyle olmasalar bile) yürümemize neden olan nedir?

Bir kitap mı? Arkadaş mı? Aile mi?.. İnanın birçok şey sayılabilir, bende aşk olarak nükseden, sizde ihanet olur yine açar gözlerinizi. Evet bu biraz da bunun hikayesidir.


Her şeyden biraz katmadan güzel bir hikaye olmaz ya, bunu anlamalı insan, karanlığı görmeden ışığın varlığının değerini pek bilemiyoruz. Her şeyiyle ilerlemek yine siz de bitiyor tabii ki ama nedensellik büsbütün evrende dolaşırken kimse sizden kendiliğinden beyhude bir çaba göstermenizi beklemez.


Farkındaysan biraz, seni içten içe yiyip bitiren bu duygunun / duygusuzluğun çaresini aramalı insan, bende açan filizlerin ne kurak topraklarda yetişebildiğinin hikayesidir biraz da. Umarım sen de bir orman olmak için yanmaya hazırsındır…