Ne kadar güzeldi her şey
İki odalı kerpiç evin
Hülyasına soba alevi vuran ağaç direkleri
Uyumadığın anlaşılmasın diye
Soluğunu yavaş üflediğin kalabalık geceler
Üç saatlik uykuların uykusuz bırakmadığı günler
Ah her şey ne kadar güzeldi
Gömleğin açık kalan birkaç düğmesi
Önü hep ıslak ve biçimsiz saçlar
Yeni yetmeliğinden utandığın gururun: garibanlığın
Yokluğun anlaşılmasın diye
Her gün kaçtığın yer: divan-ı mezalim
Her şey ne kadar güzeldi
Avuç içlerinden bildiğin asfaltı bozuk şehir
Ne çok gamı vardır sorsan
Erken kararan bir akşam eve döndüğün yolun
Yağmur yağdığında şişen o tahta kapı
Birkaç tavuk ve horoz
Yaş şimdi otuz
Ah her şey ne kadar güzeldi