İki yıl olmuş. Aynanın karşısında saçlarını taradığını görmüştüm. Ellerini atıp karıştırdın saçlarını, güzel olduğunu biliyordun. Biri için hazırlandın, kendine güveniyordun, zaten neden güvenmeyesindi.

Benim olacağını bilemedim, kırmızı odalarda sevişip parmak uçlarımızın birbirlerine değeyeceğini bilemedim.


İki yıl olmuş. Gözlerime bakmıştın, ertesi gün daha yakından bakacağını hesap edemeyerek... Sen de biliyordun, ilk göz göze gelişimizde anladın. Derin yaralar alacaktık ve bir daha kimseyi böyle sevemeyecektik.


İki yıl olmuş. Bana yalanlar söyleyeli tam iki yıl. Bana anlattığın kendini sevmemiştim zaten, hissettiğim seni sevdim. Hem de nasıl sevmek. Dudaklarımı karıncalatan cinsten...

Çok şey biliyor, az şey hissediyordun. Kimseden böylesine ilgi görmemiştin, ellerimi tutmaya bile korkuyordun. Daha sonraları ellerimi bileklerimden kesip atacağını ikimiz de bilemedik.


Şimdi sana bakıyorum, sevdiğim kadını bulamıyorum. Sen şiir severdin, nasıl oldu da artık şiir okumayan birine dönüştün? Merak ediyorum ve sanırım içimde bu merakla gömüleceğim; beni mi sevmekten vazgeçtin, yoksa layık olmadığın kalpleri terk etmeyi mi seçtin?