Bir insana ihtiyaç duyup ona muhtaç olmamak arasında koca bir dağdayım, o koca boşlukta.

Seslendiğim vakit sesimin duyulacağını biliyorum ama konuşmuyorum. Çaresizlik desen değil bulunduğun yerin şeklini alabilen bir umutsuzluk bu. Sana bunları hissettiren senin öğretmenin. Kızmak için bile olsa o onayı almak zorundasın. Duymak istemezse duymaz seni, etrafındaki herkes seni dinlese kaç yazar? Asıl duyması gereken kişi duymayacak seni.

Bu his içini sıkıştırıyor.

Bastırılmaktan hissizleşiyorsun.

Sonra fark ediyorsun sen o sıkışma hissini bile sebebi o olduğu için seviyorsun.