Sanki susmuşluğumun bir gösteriş biçimi bu hayat,

bu denli yaşamak telaştan başka hiçbir şey değil.

Ne ıslak caddelere yalın ayak çıktım

ne de ıslandım gün görmemiş yağmurların altında.

Niçindir o zaman bu karın ağrısı?

Geçen ay üç saat koştum, ayyan düştüm dinlendim takvime dönüşmüş yaşlı bir ağaç altında.

Bir yaprakta ben hediye etmiştim zamanında ihtiyara.


Ruh sonsuz bir yükten fazlası değildir, bunu öğrendim sonunda beyti.

Çölümün her karışını yıprattığın gecelerde anladım.

Ne seninle olabilirim ne de sensiz.

Farzet ki güneşin altındayım suyum yok,

Farzet bir su da boğuluyorum kurtaranım yok.

Ayaklarımı yerde hissetmediğim zaman boğulmaya başlıyorum.

İşte bu aşk denilen şey de öyle bişey Asel,

Kalbini kalbimde hissetmediğim zaman,

Kimsesizleşiyorum.