Ne zaman kalbim kararsa yukarı bakarım. Evreni hatırlar, sorunlarımın toz zerreciği kadar olduğunu düşünürüm. Kalbim acıdığı zaman dibine kadar onu dinler, elinden tutmaya çalışırım. Üstesinden gelemediğim zamanlar olur, yüzleşirim. Ben zaten hep yüzleşirim... Korkularımın üstüne gider, dayanamayacak hale getirir, sonra da onlardan kurtulurum. Deli cesareti ya da gereksiz meşguliyet, bilmiyorum. Bildiğim bir şey var: Bir kadın olarak var olmaya çalışıyorum. Etimle, kemiğimle, kalbimin en gizli odalarıyla ve tüm ruhumla.

Ruhumda hep fonda çalan bir müzik vardı fakat bendeki müzik kulağı şu anki kadar iyi değildi. Bir gün kendimi o ezgiye tamamen açmaya karar verdim. Sonra duydum. İnsanın kendine yürümesi, kendi enstrümanını bulması ve içindeki sanatçıyla tanışması inanılmaz güzel bir duygu. Kendi yolunun kahramanı olduğun zaman bütün o acı deneyimleri de öz çocuğun gibi kucaklıyorsun. Çünkü sana ait, sen seçtin. Hiç yük kalmıyor o zaman. Zamanın ötesinde bir şey olduğunu anlıyorsun. Evet, adaletsizlik aynen devam ediyor ama sen eskisi gibi delice sinirlenmiyorsun. Olaylar gerçekleşirken insanların asıl niyeti alt yazı olarak geçiyor sana. 3.25 miyop insanın gözlük takması gibi bir şey bu.


Yıllardır türlü haksızlıklarla mücadele eden bir kadın olarak; birçok durumla, kendime dönerek baş etmeyi öğrendim. Çünkü adaletin olmadığı bir yerde bağırmak farenjitten başka bir işe yaramıyor. En azından yolculuğu kendine olanın güzergahını hiç kimse değiştiremiyor.