Bir kabus itti beni yeryüzüne. Sen yanımda uyuyordun. Yangının ortasında bana kapı eşiğinden uzanan ellerine tutunmuş gibiydi sarkmakta olan kalbim. Ardından sabahları parmak uçlarında yürüyen şehri kötü komşulardan gizli balkonumda beslemeye başladım. Bu ülkenin kadınlarının kaderiydi erkekler. Baba, abi, koca farketmez.

Dünyanın bir ucunda yaşayan adamları üşenmez kalplerinde taşırlardı bir ömür. Sonra ansızın terk edilirlerdi. Bazen onlar yapardı bunu, bazense ölüm. Geriye kalan her ikisinden de kocaman bir boşluk olurdu.

Odanın içinde büyüyen kaktüse baktım sonra yine sana...

Kirpiklerin bir halkın direnişi gibiydi, dik ve gururlu. Güneş usul usul okşarken yüzünün çizgilerini kulağına eğildim ve şöyle fısıldadım sana: 

“N’olur benim kaderim olma, beni senli bir mayın tarlasında sınama biz seninle kader olalım kareli bir kağıda.”

Gözü oyuk bir heykel, dudakları yamuk bir Mona Lisa , kulağı kesik bir Van Gogh ya da sağır bir Beethoven senfonisi değildin sen. Öyle olsa nasıl kaçırırdım seni kendime bu galaksilerden. Henüz keşfetmemişti seni medya. Teknolojik çağda ilkel bir kadının yanında vuku bulmuş bir ruhtun o ise her sabah Allah’a şükrederek sevmişti seni. Bir güğümdü sobanın üzerinde senden önce ve akşamları abdest suyuna dönüşürdü gözyaşlarının sıcaklığı ve bir leğendi. Diğer kadınlar her pazar çocuklarını yıkardı içinde. Sen o şair kadının posta kutusuna Allah tarafından gönderilen en güzel şiirdin. Seni beklerken bedelini ödemişti her harfinin. 

Karşımdaydın ve ben dokunmadan defalarca öpüyordum seni. Sürrealist yazılmıştın. Dali’nin bıyıkları dudağının üzerinden sana bakıyor ve mürekkebi kanatıyordu. Bense acını bir kedi bıyığının şefkatiyle takas ettim. O yersiz çıkan ve çok olduğu için kıymeti bilinmeyen papatyalardan çay değil çorba değil, şiirliğine başlık yaptım. Yüreğimi yokladığın gün okula başladı babaları hoyrat kız çocukları ve ilk kez başı okşandı erkek çocuklarının. Ben senin bana var yazılmanla kapısını söktüm tüm korkulu akşamlarımın ve bir minareyi kucaklayıp ayağına getirdim yalnızlığımı.

Hadi!

Dindir şu huzursuzluğumu.

Göğüne yükselt düşük yıldızımı.