Söz vermiştik biz birbirimize,
biz birlikte başaracak birlikte aşacaktık en zor engelleri. Sevgimizin simgesi sonbahar gelse de sadece sarı yapraklarını döken, yıkılmayan dev çınar ağacı olacaktı.
Aşkımız kördüğüm misali çözülmeyen en güçlü bağımızdı. Her mevsimi ayrı bir sevecek her yağmurda birlikte ıslanacaktık. Beyazlar serilince yeryüzüne koltuğumuzda battaniyeye sarılıp en güzel filmleri izleyecek film bitince birlikte hayaller kurup oracıkta uyuyakalacaktık.
Hafta sonu birlikte aynı kitabı okuyacak, aynı fincanda kahvemizi yudumlayacak, birlikte yorum yapacaktık romandaki kıza.
Uzak dağların arısındaki ırmaklar gibi tertemiz su misali yasayacaktık bir o kadar sade bir o kadar içtenlik ile...
Biz her şeyi birlikte yapacaktık işte, manavdan domatesi köşedeki bakkaldan yumurtamızı alacak en basit ve en sevdiğimiz menemeni bile yine birlikte yapacaktık, o domatesleri doğrayacaktı ben soğanları kızartacaktım dedim ya işte her şeyi birlikte yapacaktık...
Şu an mı...
Verilen sözlerin, yalancı gözlerin ihaneti var üzerimde.
Sonbahar rüzgârları bu sefer yaprağımızı değil kökünden söktü attı bizi, çözülmeyen düğümü kesip attı, ıslak kaldırımlar bana kaldı, karlar yeryüzüne değil yüreğime yağdı...