belki bir sesleniş ya da bir haykırış gibi duyarsın

kim bilir belki de duymayacak kadar sağırsın

lakin ben durmadan söyleyeceğim sana hissimi

olur da bir gün duyar kızıl bir akşamüstü rastlarsın

yüreğimden dünyaya taşan hüznün rengine


biz seninle çok çirkiniz, ikimiz de çirkiniz

birine kavuşamayacak kadar varız, 'ben'ler çirkiniyiz

sen her baktığında aynaya 'acılıyım' bencilisin

ben ise her şeyi göz ardı edip seni düşünme çirkiniyim

işte biz böyleyiz, yüzümüz gözümüz hüzünle dolu


kundakçısı izini sürermiş yaktığı yangının

sen çoktandır uzaksın, izini bilmez yürür gidersin 

yürüdüğün yolu belli edersin, arta kalan virane

ben hâlâ bıraktığın gibiyim hem harabe hem biçare

eğilir eteklerini öper hangi kundakçı seni görse


aynı göğün altında yıkılırdık saatler boyu

ama biraz dinlenmeye gelince yakışmazdı

yaslanamazdı yılların yılgınlığıyla çürümüş omuzlarımız

çürümek sevgiden hızlı yayılırmış derdi dedem

bir kez olsun zor olana koşsak olmaz mı?