-Evlenemezsiniz, sizin şahidiniz yok.
+Var.
-Kim?
+Kediler.
Filmin ismindeki kediler gibi siyah ve beyaza bürünmüş taraflar arasındaki temposu yüksek olayları izlerken finale ne ara gelindiğini hiç anlamadığınız ve zamanda yolculuk yaptığınız bir film “Kara Kedi, Ak Kedi”. 90’larda çocuk olanların gözleri yaşlı :)
Bir yaz günü, mevsimin gerektirdiği şekilde yaz tembelliği yapan Matko (baba) ve Zare (oğul) Destanov’un bu hareketsizliği unutturacak kadar hareket ve dansla geçen hikayesinin içinde kayboluyoruz bir anda. Yönetmen sanki filmin başında şenliğe hazır olun der gibi ufak bir nefes imkanı sunuyor, sonra bir bakmışsın curcuna başlamış bile.
1998 yapımı olunca elbette nostalji niteliğinde bir seyir oluyor, nasıl ki zamanın ileriye akması her şeyin gelişeceği anlamına gelmiyorsa bu filmi izlerken de geçmişin daha samimi olduğu hissine kapılıyor insan. Filmin hikayesinin, oyuncuların doğal yansıtılmasının hatta çoğunun profesyonel olmamasının ve okuma yazma bilmemelerinin bunda etkisi büyük şüphesiz fakat insan ilişkilerindeki çekişmeye rağmen bunun hissediliyor oluşu yaşadığımız zamanın daha yapay, yüzeysel oluşunu da doğrular nitelikte. Çingenelerin yaşama çok da ciddiye almayan bir umursamazlıkla devam ettiklerinin gösterilmesi de etkili tabii, öyle ki hayat bir şekilde akıp gidiyor onlar için, ev başlarına bile yıkılsa her yalan talan da olsa “Ne var canım bunda? Halledilir sonra.” anlayışı karşılıyor bizi. Filmde oyuncuların kimisinin profesyonel olunmayışı hiç amatör görünmemekle beraber gerçekçi bir görünüm elde ediyor. Sanki tanıdığımız birinin hayatı anlatılıyor gibi. Anlatılan hikayenin karakterlerinin de kendi halinde insanlar olması da yine bu görünümü desteklemiş oluyor. Saraybosnalı yönetmen Emir Kustarica bu filmi çekmeye karar vermeden önce sinemayı bırakmaya karar vermiş. Bundan önceki filmde aldığı eleştirilerden dolayı aldığı bu kararı bozduğu ”Kara Kedi, Ak Kedi”, izleyeni tüm negatif hislerden uzaklaştıracak bir macera adeta. Üzerindeki olumsuz eleştirileri dönüştürmek için çekmeye karar verdiği harika bir senaryo bu haliyle de.
Baba - oğul - dede - arkadaş - sevgili - komşu ve kötü adam. Bir tarafta, başta hiç gerçekleşeceğine dair ümit vermezken Zare ile onunla zaman zaman uğraşan duru güzellikteki Ida’nın hikayesi tamamlansın diye uğraşan dede & torun diğer tarafta olaydan haberi olmayan ve borçtan kurtulmaya çalışan baba, oğlunun isteklerine pek de kulak asacak bir halde de değil. Aslında hikaye birkaç kişiden oluşsa da büyük bir kalabalık varmışçasına izliyoruz olup biteni. Zaman zaman kalabalık olmuyor da değil, çalgılı çengili bir düğün sahnesi var sonuçta. Bir de Dadan Karambolo yani anti - kahramanın etrafı epey kalabalık genelde, malum varlıklı bir adam ama neredeyse herkes tarafından sırf parası için katlanılan bir isim. Varlıklı Dadan Karambolo’nun tüm şatafatlı yaşamına rağmen bir şeyler kullanmadan mutlu olduğuna pek tanıklık edemiyoruz, zaten başı da onunla kimsenin evlenmek istemediği kardeşi Afrodito ile belada. Filmin anti-kahramanı olan Dadan Karambolo filmdeki her şeyin aşırılığına uygun biçimde, aşırı itici çoğunlukla ama o da olmasa bu kadar şamata kopmazdı tabii :)
Aile bağlarının yine aile bireylerine göre değişkenlik göstermesine rağmen dede ile torun yani Zare ile Zarije Destanov’un hikayesi de çok tanıdık. Kendi oğlu ile arası iyi olmayan babanın, torununu farklı sevmesi… Belli ki ondan umudunu kesmemiş. Öyle ki sırf o mutlu olsun diye birkaç günlüğüne ölüyor bile :)
Dadan’ın varlığına rağmen Destanov’lar yoksul bir de dolandırıcılıktan dolayı ona borçlanınca olaylar iyice karışıyor, yani tıpkı ak ve siyah kediler gibi filmdeki tüm temalar zıtlık oluşturuyor. Zenginlik-yoksulluk, dostluk-düşmanlık, düğün-cenaze, aşk-nefret, gençler-yaşlılar, ödül-ceza ve en önemlisi de ters giden her şeye rağmen mutlu olmayı becerebilen insanlar.
Düğün sahnesinin bir davetlisi gibi neşeleniyorken, herkesin sevdiğine kavuşmasıyla, dedelerin yaşama dönüşü ve dostluklarıyla gerçek hayatın sıradanlığından uzaklaşmak ve biraz yaz günü tatmak için harika bir film “Kara Kedi, Ak Kedi.”
Ve dedelerin verdikleri akıllara ise kulak vermekte fayda var :)
Bulgarların dediği gibi;
“Eğer bir sorunu parayla çözemiyorsan onu daha çok parayla çözersin."
Kaynak; https://www.hurriyet.com.tr/amp/gundem/hayatin-neseli-yuzu-39079941
Fotoğraf için kaynak;
https://www.behance.net/gallery/79217995/Black-Cat-White-Cat-Movie-Poster