Biz seninle çocukluk arkadaşıydık ama senin yine de bir hayalî arkadaşın vardı. Hastayım deyip bahçeye çıkmadığın her an gizlendiğin yorganın altında onunla konuşurdun. Onu görüyormuş gibi davranarak seni öfkelendirdiğim günü hatırlıyorum Utku. Hayalî arkadaşının en yakın arkadaşı olmamdan korkmuştun belki ya da sadece kendine ait bir şeyler istiyordun. O hayalî arkadaşın olmasaydı ben senin en yakın arkadaşın olabilir miydim? Adın boğazıma takılmadan çıkabilir miydi Ut-ku? Beni kabul etmediğini, dizdiğim taşları yıkarak belli ederdin aslında her oyunda. Oyunu kazanmayı değil, beni oyundan dışlamayı isterdin sen. Ben de her çocukluk arkadaşının yapacağı gibi büyümeni bekledim sessizce Ut-ku. Anladım ki sevgi bir şarap değildi. Beklerse bir ceset gibi beklerdi; içinde böcekler, etrafında karıncalar ve üstünde sineklerle. Ut-k. Hayatımdan çıksan da mezarıma uğra. Çünkü en sevdiğim çiçeği sadece sen biliyorsun. Ut. O hayalî arkadaşını hâlâ görüyor musun yoksa hayal kuramayan bir çocuk kadar yalnız mı hissediyorsun? U.