Merhaba yabancı. Dünya'da kalırken hiç kendine " Keşke ölsem." dediğin oluyor muydu? Her insana pes etme fırsatı en az birkaç kez cazip gelmiştir. Bu fikir bende bu sıralar yoğunluk düzeyi hat safhaya ulaşmış durumda. İnsanların beklentilerinden sıkıldım. Ben benim dışımda kalan gruptan hiçbir beklenti gütmeyerek hayatımı sürdürüyorum. Beklentilerimin pek azı gerçekleşme niyeti içerisinde. Kendi kendime avazım çıktığı kadar bağırmaya niyetlendirmek istiyorum. Belki biraz olsun rahatlarım. Senle olan bu mektuplarda ortak karanlığımızı keşfettim. Belki sende farkındasın. Farkındalık insanın başına verilmiş en büyük bela. Bir okyanusun ortasındasın. Küçük bir geminin içinde kendini bir kara parçasına atmaya çalışıyorsun. Küçük bir kara parçası görsen her şeyden çok o kara parçasına sığınacaksın. O kara parçasının önemi senin kendine verdiğin önemin önüne geçmiş. Sen araftasın. Kendine tam manasıyla ne öldüm ne yaşıyorum diyorsun. Yaşama ihtimali daha belirgin bir ihtimal. En azından kum saatinde akacak toz tanelerinin farkındasın. Ölüm belirsiz, önemi şu an açısından göz ardı edilecek kadar değersiz bir varoluş biçimi. Saatlerce kürek çektin. Kollarının acısını artık önemsemiyormuş gibisin. Bir kara parçasını hayal ettin. Buldun. Şimdilik kısa süreliğine rahata erdin. İnsanın uzun süren konforlara sadık kalmadığını tarih denen kara kutudan öğrendim. Nereye varacak diye merak ediyor musun? Yazacağım kelimeleri önceden tahmin edemiyor olmana sevindim. Böyle olmasını umut ediyorum. Doğayı keşfettin. Birkaç hayvanın senin için yaratıldığını düşünüp avladın. Bir süreliğine hayatın aynı döngü içerisinde geçti. Vegan olmadığını not alıyorum. Bir gün gelecek gemini tamir edeceksin. Etmelisin. Hatta tamir etmişken daha büyüğünü yaptın. Artık bir zamanlar arzularının başında bulunan o kara parçası senin için ölü bir toprak olmaktan öteye geçemedi. Aranızdaki bağlantıyı kopardın. Yeni ucu bucağı belli olmayan bir yolculuğa çıkmak üzeresin. Artık yeni bir kara parçasını arzulama vaktin geldi. Klasik müzik seversin diye oyuncağımdan bir parça açtım. Yeni bir korku, yeni bir arzu, yeni bir telaş. Kendini devrimci bir lidere benzettin. Bu benim benzetmem çünkü şu an devrim kavramına aşina değilsin. Yaptığın en büyük devrimi söyleyeyim. Bulunduğun, bir zamanlar arzularının ilk hedefi olan kara parçasını terk etmekti. Bu kurgu gereği olandı. Gerçekçi bakacak olursak içimde durulan isyankar suları tekrardan fırtınalara dönüştürmem gerekiyor. Yolculuğun başladı. Kurguda değişen pek bir şey olmayacak. Kendini sürekli oradan oraya sürükleyecek bir tatminsizsin. Yazmayacağım, kurgu içindeki tekabül eden metaforları açıklamak istiyorum. Kara parçası toplumu teslim ediyor. Senin dışında kalan temasta olduğun diğerlerini. Gemi, istek ve arzularına karşılık gelmesi için icat ettim. Bu kısır döngüyse her şeyin ne kadar sıkıcı bir belirğinliği olduğunu anlatıyor. Gemideki kaşif kendini temsil etmiyor. Kaşif, basit eylemleri gerçekleştiren basit bir organizma. Kaşifi basitlikten çıkaran şey sıkılgan bir iradeye sahip olmasıdır. Ne bekliyordun? Hayat tam anlamıyla bu. Daha fazlasını aramak istemiyorum. Sohbetin karanlığına son veriyorum. Arkadaşlarına göz kulak olur musun? Canlılığını koruyorlar. Ağır ağır kalkıyorum. Yine görüşmek dileğiyle çocukluk kahramanım