Yaşlı adam yürüyor, sinirli, biraz da kibirli. Sokak boş ve sessiz, herkes kepenkleri kapatmış televizyonun karşısında sigara tüttürüyor. Sokak boş, yağmur yağıyor şiddetli olanından. Biri iki gölge kocuşuyor ara sokaklarda. Gece herkesi yutmuş, utangaçları gizliyor, suçluları özgürleştiriyor.
Yaşlı adam yürüyor, eli cebinde, metalin verdiği soğukluk gülümsemesine neden oluyor. Kanlı ağzında kocaman bir sırıtış. Öksürüyor, kan çıkıyor ağzından ve kaldırama tükürüyor. Yağmur silip atıyor kanı.
Bir iki adım sonra her şeyin sonu gelecek, yaşlı adam ilk defa kendini güçlü hissediyor. Bıkmıştı ergenlerden, her şeyi yapacağını düşünen veletlerden gına gelmişti. Aptal sivilceli suratlarında, her zaman sırıtan ve yüksek perdeden konuşan yavşaklardan. Bıkmıştı. Para biriktirdi, silah aldı ve yağmurlu sokağı arşınlıyor. Artık o bir yargıç, bir cezalandırıcı.
Güçlü hissediyor, aklında ve ruhunda yapacaklarının verdiği güvenle. Çekilin önünden yaşlı adamın. Gözleri nasıl da alev alev. Kimse bahsetmesin ona ergenleri ve piç kurularının daha çocuk olduğunu, arada yaparlar böyle düşüncesiz hareketler falan. Kimse bahsetmesin sakın, yoksa yerler kafalarına bir kurşun. Yaşlı adam kararlı.
Topallayarak giriyor parka. Islanmadık yeri kalmamış. Uzun kirli saçları su içinde yüzünü saklıyor. Her yeri acıyor. Ergenler tarafından dayak yemek artık koyuyor ona. Onurunu bir kenara koyup bu yozlaşmış ve ne istediğini bilmeyen dünyaya boyun eğemez, hayır efendim o böyle yetiştirilmedi. Sadece tanrının berbat bir şakasını yaşıyor. Artık sıkılmış.
İşte ergenler orada. Bir, iki, üç… Aman ne önemi var yakında yağmurun altında yatan ceset olacaklar. Cebinden silahı çıkartıyor. 45 mm bir tabanca, kıllı ellerinde sabit bir konum alıyor. Metalin üstüne yağmurlar boşalıyor.
Ateş yakmış etrafında yüksek sesli konuşuyorlar, biri içki içiyor diğeri kahkaha atıyor. Dünya onların gibi gülüyorlar kibirli şerefsizler. Uzun boylu olan kafasını kaldırıp bakıyor yaşlı adama. Aralarında pek de mesafe yok. Gözleri büyüyor, korku tüm bedenini esir alıyor. Yaşlı adam bu korkunun keyfini sürüyor.
Morarmış gözleri parlıyor, dudakları geriliyor ve tetiğe basıyor. Boom. Boomm…
Uzun boylu yerde, çığlık atmaya bile fırsatı olmuyor, diğerleri neye uğradığını şaşırıyor.
Hadisene orospu çocukları diye bağırıyor yaşlı adam. Hani dünya sizindi, hani istediğiniz her boku yapabilirdiniz. Boom. Bir el daha ses yankılanıyor. Yağmur sesi boğuyor ve bir ergen su sıçratarak yere devriliyor. Diğeri harladığı ateşe yuvarlanıyor kafasında kocaman bir delikle. Yerde cesetler, topallayan yaşlı adam yaklaşıyor gürültülü adımlarla. Korku tek taraflı.
Çocuklar ağlarken yaşlılar kahkaha basıyor. Boom.
Biri kaçıyor. Ayağına aldığı darbe yüzünden koşamıyor yaşlı adam. Ziyanı yok iyi iş çıkardığını düşünüyor. Eseri önünde diz boyu yatıyor. Cesetler ve ateş, aralarına giren yabancı...
Yağmur dışında kimsecikler yok.
Kendini huzurlu hissediyor. İlk defa kendini savunuyor. Söyleyeceği bir şeyi olduğu için kendisiyle gurur duyuyor ve silahı kaldırıp kendi kafasına dayayıp sıkıyor. Ne bir çığlık ne bir tereddüt sadece kocaman…
BOOOMMMM.