Boşa yaşıyoruz yediden yetmişe.

Leş kokulu kaldırımlarda kalacak 1 liramız, sümüklü mendilimiz ya da çürümüş cikletimiz.

Atılan her adımın üstünden milyarlarca adım geçecek ve hiç birinde adımız geçmeyecek.

 

Uyurken döne döne dans eden masmavi ya da simsiyah gözlerin soluklanma kararı aldığında ya da verdiğinde.

Hangi dünyaya inanıyorsan orada dans etmeni istiyorum.

Kimi yanında istiyorsan onunla sevişip, onunla uyuyup, onunla sonsuzlukta buluşmanı.

 

Boşa yaşıyoruz yediden yetmişe.

Sonunda bir hiçliğin ortasında kalacağımızı bilsek de daha fazlasını, en fazlasını istiyoruz.

Oysa hepimiz tek olan gerçeğin farkındayız, hepimiz biliyoruz, hissediyoruz ama söylemeye çekiniyoruz.

 

Koşarken deli gibi bir coşkuyla çarpan gencecik ya da yapyaşlı kalbin soluklanma kararı aldığında ya da verdiğinde.

En çok mutlu olduğun herhangi bir hatıraya hapsolmanı istiyorum.

Döne döne, seve seve,güle güle,defaatle o beş dakikayı hissetmeni.

 

Haksız çıkmak istiyorum,

ikinci ve dördüncünün gerçek olmasını.

Şayet birinci ve üçüncü gerçeklerse,

Boşa yaşıyoruz yediden yetmişe.