Bir bayram günü. Kalabalıkların sana ait olmayışıyla anlayabiliyorsun yalnızlığını. Orada herkes birbirine aşina. Sen değilsin.

Sonradan aralarına katılmanın verdiği uyum sağlama dürtüsü bastırıyor içini. Ne yapsam da aralarında sırıtmasam diye için için düşünüyorsun. Bazen susuyor , çoğu kez onay veriyorsun. Neden orada durduğu, önemsiz bir eşya gibi yerini sorgulamıyor kimse.

Ne işe yaradığını, işlevinin ne olduğunu merak etmiyorlar.

varlığın kimseye tehdit oluşturmadığı sürece oraya hava bile katıyorsun üstelik.

Peki ya sahiden sen kimsin?

Özleyecek , ait hissedeceği bir yer olmayan yeri önemsiz bir eşya mi?

Yerini özleyen ama gidemeyen bir pencere önü çiçeği mi?