Bir boşluk büyüyor içimde, çığlık çığlığa.
Sustuklarımdan bir yol çizilmiyor eve.
Diyârdan diyâra uçan kuş, dönmüyor.
Bir gök gürültüsünü kucaklıyor bulutlar.
Yağmur, bahçedeki yangını söndürmüyor.
Yaprakları kurumuş çiçek, hayâta dönebildi mi?
Kalp, silebildi mi her gece akan yaşlarını?
Ben, hissetmediğim bir yaştayım.
Sen, hissettiğin yaşta kalabildin mi?
Duvarda asılı duran donuk resmi,
Cebinde katlanmış titrek ümidi,
Defterini k'aralamış uzun geceyi,
Gözlerinde parlayan eski neşeyi,
Atabildin mi içinden, sökebildin mi rûhundan?
Ben sadece avuçlarımı kanatan taşları döktüm.
Ve göğüsledim, bitmek bilmeyen kara kışları.
Eridim gittim, bir kar tanesi gibi karıştım toprağa...
Melike Baran
2024-11-15T21:16:13+03:00"Kuzgun" şiiri, muazzam bir şiir... Okudukça derinleşiyor insân.
Hiçbir zamânı tarîf ettiğimi düşünüyor olmanız ise şiire farklı bir açıdan bakmamı sağladı. Ve yorumunuzu görünce tarîfi fark etmiş oldum.
Umarım ki umutla 'hiçbir zamân' olur.
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
Sizin de kaleminize bereket diliyorum.
Hakan Akçin
2024-11-15T18:08:17+03:00Edgar Allen Poe Kuzgun şiirinin bir yerinde der ki; "...Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
Sizin şiirin bir bölümüne de Hiçbir zaman çok yakışıyor. Kelimeyi kullanmadan tarif etmişsiniz. Tebrik ederim. Ama gam ile değil de umutla hiçbir zaman olsun. Kaleminize bereket dilerim.