Her gelen içimizde bir yer edinir kendine, gittiğinde o yer yerini bir boşluğa bırakır, sonra başka biri gelir, o boşluğu hissetmeyiz başta ve sanırız ki boşluk doldu. Oysa yeni gelen kendine yeni bir yer açmıştır ve boşluk hâlâ bizim içimizde bir yerlerde duruyordur ama hissetmediğimiz için geçti sanırız ama geçmez, belki günün birinde neyin eksik olduğunu bile unuturuz. Ama bir gün ansızın bir şey bizi uzun uzun boşluğa baktırır, bir sızı hissederiz ya da tam gülerken hafif bir düşer dudaklarımız ama ne olduğunu asla çözemeyiz. İşte boşluk oradadır, biz unuturuz ama geçmez...