Ne içindesin zamanın ne de dışında. Büsbütün bir hiçliğin ortasında. Sanki uzay mekiğiyle uzaya fırlatılmış bir astronot gibi oradan oraya dönüp duruyorsun. Günler, aylar birbirini kovalıyor. Sen farkında bile değilsin. Öylece savruluşunu izliyorsun. Belki o anda bile değilsin. Belki tüm yaşadıkların koca bir hayal ürününden ibaret. Ne olduğunun, ne olacağının hiçbir anlamı yok belkide. Gregor Samsa gibi bir gün uyandığında bambaşka bir böceğe dönüşmüş olacaksın. Hayat akıp giderken sen olmuşların ve olacakların peşini kovalamaktan hiç vazgeçmeyeceksin. Kontrol edebilir misin peki zamanı? Durdurabilir misin? Yahut onu geriye alabilir misin? Yapamazsın değil mi? Buna gücün yokken ne diye düşünmekten vazgeçemiyorsun. Elinde değil. Biliyorum. Hiç elinde olmadı ki. Kızsan kızamaz, sorsan cevap bulamazsın. O içinde bulunduğun boşlukta süzülmekten başka bir çaren yok artık. Elinden gelebeilcek hiçbir şey kalmadı. Acı ama büyük bir gerçek. Şimdi bunu kabullenmekten başka bir çaren de kalmadı. Hoş artık herkesleşmişsen gözünde. Bir daha eskisi gibi olamaz belki de. Beklemek acıtsa da bekle bakalım. Ne olur ancak öyle görebilirsin. Unutma sen çok sabırlısın. Sabrın hiç tükenmesin.