böyle işte ibrahim;

yara, kabuğun altında değil artık,

bir kerbelada avuçlarında  taşıyor insanlar izlerini

ciğerimde sırtını bir babaya değil

dağlara yaslayan çocuklar büyüyor, üzülüyorum.


omuzlarımızda bin yıllık bir kehanet var ibrahim,

ömrümüz bu yüzden hiç iyi değil.

hiç iyi değil aynalardan çocuk gülüşlerini eksik edişimiz.


iyi değil ibrahim

içimden bahar görmemiş çayır çimenin fışkırması

köklerimin hiçbir toprağa sığmaması

bozkırda unutulmuş bir çiçek gibi içime uzanışım.

iyi değil.


ben iyi değilim ibrahim.


böyle işte İbrahim

ay ışığında üşüyor tenim uzaklığına ısındıkça

sesimdeki çatlak ağrıya engel olamıyorum.

sırtımda doğrulmaktan bıkmış bir heves.

bütün perdelerimde güneş lekeli bir yalnızlık

iyi değilim ibrahim hiç iyi değilim.


yeryüzünün bütün yokuşları ayaklarımın altında sanki

sevgilerden yapılma çocuk gövdelerine

ceset, dediler yirmi dakika on yedi saniye evvel

küf ve yanık kokusu sinmişti dünyaya

ben ağlayamadım bileklerimdeki öfkeye

bu yüzden iyi değilim

ibrahim.


gelmen gerek.