Gayrı dost ya sen söyle şânı kim kazandı?
Cehşin nefesi lâl zehri celâl boyandı
Zühremin gönlünde beyza yaslar çaldı da
Ne hilâl hür kuş gibiydi ne uçmaya can dayandı
***
Zaman, kararmış ufuktan türemeden önce
Umarsızın teki bir dünya uydurdu zihninde
Yarattı katlin uçurumunu, amansızca çağlayan
Üzerine kendisi için kaskatı bir gök kurdu
Yüreği gafletti
Kesti zihinleri korku akıtan ırmaklar dibinde
Usulca, bıçkın bir mihrap doğurdu göğünden
Elleri iştirak etti sonsuzluğun cürmüne
Bilekleri hançerdi
Sivrilen kötülüğün özünden
Uzunca bir soluk geçti nefesinden içeri
Ezel, yarıldı asrın kökünden ansızın
Paklandı dudaklarından köpüren hür kuşlar
Türediler göğün menziline yüksekten
Her yurda bir oğlan çocuğu bıraktılar sonra
Her yurda
Bir tutam kan yağdırdılar
O pek zihnin karanlığında ki
Gecelerin cezalandırıcısı
Akletmenin boyunduruğundaki kavmi sezince
Davrandı yaratmanın en çetin silahına
Sözlere
Gördü ki kavmin aşkı bir çift cüretkâr söz için
Zihnini yoracağını bile bile o sağır güruha
Çığırdı yorulmaktan bir hayli uzakta:
"Ben
Babasına dahi boyun eğmemiş o peygamberin
Ne çağrısına beyit buldum ne kurak kaldım şehrine
Fakat meylettiğimde ulusun kuru gürültüsüne
Fark ettim ki
Sessizlik dahi dinlemeye değerdi
Sonra sizlere geldim
Yalnızca dinleyenlere
Ve sormak için kurtarıcı peygamber ezgisini
Şimdi düşeceğim akletmenin kusursuz izine
Yeniden sesleneceğim şeksiz inanmışlığa;
Gönlünüzü put belleyip kıran da kimdir?
Kimdir yüzlerinize çizgiler çekip bunadınız sayan
Ölümü deneyip de tükenmeyen yanılmanın
Yalnızlıktan saklanan gölgesi kimdir?
Peki ya sizi korkutan nedir geceleri
Tükenmez bir soluk mu?
Kavgalarla yarışan güneşin baş döndüren zamanı
Ya da karanlıkta hiç parlamayan umut mu?
Ben öyle bilirim ki!
Sefilliğin bozgununa başkaldıran korkunuz
Ölüm neşesiyle çiçekler açtıran baharsız büyülere hasrettir
Sırtınıza taşınmaz yükler devşiren yasasız korkunuz!
Tutsak mağaraların gezgini
Kör okumaların ermişidir
Ve ne zaman ki diş bileseniz kuşku karanlığına
İHANET
Omuzlarınız karşısında dipdiri kesilmiştir
Çünkü başınız diktir ve Tanrı'yı tükettiğinizde
Diriltmek onu yalnızca ismiyle çağırmak değildir
UYKU
Perdelerini aşıp rüya doğurunca gözlerinizde
İHTİLÂL
Hür ölçünüzü azgınca daraltmak değildir
Çünkü vakit hindir
Çıkar gelir gündüzleri dahi
Çıkar gelir derin nefesleriyle uyutabilmek için sizi
Suyu, ağacı, baharı ve ritmi
Bağlamak için sıska boyunlarınıza bir zincir gibi
Unutturmak uğruna bütün kadim geçmişi
İşte bu yüzden hatırlamanız gerek kavganızı
Ekmeniz gerek deliliği inancın köküne
Ekmeniz gerek çünkü toprak hiç olmadığı kadar eskimemiştir
Ve ufuktaki şehir bir izdir
SİZİNDİR O ŞEHİR
Silüetine bulaşmışken kara, katlaşmış zehir
Yollarınıza ulaşmışken bilgelerden cismim
Sizden uzak kılınmıştır artık çarkın yıkılmış dengesi
Öyleyse haydi geceleyin bulalım bendinizi
Sahtekârlığın uzağında ıssızken bulalım ki
Başlasın gayrı dünyanın biten zamanı
HAYDİ!
Kim bilir! Hürriyet de ayağa kalkar belki
Kalkalım ve durulanmış yüzlerinizi bulup uyaralım ki!"
Fakat küskün parmaklıkların ardında fark etti ki
Onlara seslenmeye ıslanmış dili hiç yetmemişti
Yüz dönmemişti perde ardına saklanmış hürriyet
Yazgılarına uzanmaya paklanmış eller el vermemişti
Çünkü sıkışmış ve kara yazgıya bulanmış halkın kör zihni
O ruhsuz zihni hiçbir zaman
Anlamak neşesini tatmaya cüret gösterememişti
Öğrenmişti ki halkın dayanılmaz kutsal korkusu
Yaratan adına yaşam mağarasının baş edilmez çilesiydi
Ve yılgın halka seslenebilmek yalnızca sonsuzluk için
Yaratıcının kül kokan mağarasında kopan o aşkî fırtına;
Şiirler
Yalnızca susamışlar içindi...
Turkuaz
2022-01-07T09:28:03+03:00@SeniyaBurçak @Haneke @PoyrazKostik @TutkuSilahtar Hepinize çok teşekkür ediyorum dostlarım, gözlerinize sağlık 😊😔🙏🙏
Tutku Silahtar
2022-01-06T23:13:22+03:00Sevdim bu şiiri! 👏👏
Haneke
2022-01-06T23:02:47+03:00Şiirin yoğunluğu bazen insanı sorgulatıyor fakat ifadeleriniz, betimleriniz gerçekten çok başarılı. Şiirlerinizi ilgiyle takip ediyorum.
Seniya Burçak
2022-01-06T22:50:05+03:00Voov!