sevgili dostum,

aynı sessizliği paylaştığımızı bilerek sana bir mektup yazabilme gücü bulabildim kendimde. yine de devam edebilmem için bana biraz müziğinden verebilir misin? bu ev sessiz uzun zamandır. ve sessizlik bana birkaç beden büyük geliyor sen olmadığında. kaç mevsim bıraktık geride seninle can yoldaşım? kaç defter eskittik. ve kaç sayfamızı yakıp küle çevirdik? artık her şeyin son bulduğu yerdeyiz. ve her şeyin anlamlı bir bütün olarak bize geri döndüğü yerde. burası bir uçurumun kenarı. uçurum durmadan içine doğru çekiyordu bizi, elimizdekileri yutabilmek için. güzel bir uğraş verdik kurtarabilmek kendimizi. fakat olacak olan buydu bizim kaderimizde. en sonunda her şeyimizi kaybettik. ve uçurumun dibinden bize geri dönen sonsuz bir yankıydı. işte şimdi biz bu yankıyı duyacağız tüm hayatımız boyunca. bu yankı bazen sessizlik kadar imkansız gelecek bize. bazense tırmalayarak kulağımızı uyutmayacak bizi gece vakitleri. şimdi bu yankıdır bana mektup yazdıran da. hoş geliyor bu yankı kulaklarıma. tüm acı anılarımız toplanıp hoş bir ezgi oluşturmuş gibi tıpkı. sanki hiçbir şey geçmişte değilmiş, gelecekteymiş ve beni bekliyormuş gibi. seni unuturken aynı zamanda beklemenin adı bu.


sevgili dostum,

uzun zaman oldu konuşmayalı. sanırım artık daha da sağlam gövdelerimiz. elimizi ne yöne uzatacağımız konusunda daha tedbirliyiz ve düşmekten yana olmayacak hiç dengelerimiz. sence de karanlığın aşırısına dalıp artık zıddına ulaşmış olabilir miyiz? 

sevgili dostum,

bilincimizin ortak olduğunu yalnız ben mi biliyorum yoksa bundan haberdar mısın?

zihninin ne yöne akacağına dikkat etmelisin bu nedenle. zira senin fikirlerin şekillendiriyor benim rüyalarımı. sen ne denli berrak olursan o kadar net görüyorum dünyayı. ben senin adımlarını takip eden bir kız çocuğu gibiyim. iz bırakıyorsun dünyadan geçerken, bunlar görünmeyen izler. yalnızca ben görebilirim bu izleri. bu nedenle bir baba kadar dikkatli olmalısın. ağzından çıkan her kelime bir bulutu şekillendiriyor. omuzlarını güçlendirmelisin sevgili dostum, zira bu yük omuzlarından alınmayacak hiç bir zaman. bu senin yazgın. ve ben senden bahsederken, o çok güçlüydü diyeceğim. bir başına kalmaktan korkmazdı ve ceviz kabuğu kadar sağlamdı onun omuzları. 


sevgili dostum,

bizi bir arada tutan sessizliğin ne denli güçlü olduğunu anlayacaksın yakında. bir gün karşına başka bir çehre olarak çıktığımda bir ilmek daha atılacak ruhuna. bir gün etrafını saracağım büsbütün. fakat bir sis gibi olacak varlığım. belli belirsiz. o zaman ayırt edemeyeceksin kendini benden. ruhun işleri böyledir, korkma yine de sen. çünkü ben bir anne kadar dikkatli olacağım kollarımla seni sararken. bir gece ansızın uyuya dalacaksın ninnilerim sana ulaştığında. 


tıpkı diğer aşıklar gibi yankımız dinmeyecek dünyada.

dünya yankıları, ölü aşklar mezarlığı.