elleri yüzümde dolaşırken

oluşmuş kentler ve taşlardan gelmişler.

kırık camlar, bozuk yollar, çökmüş çatılar

ve gitmiş insanlarımız.

postacı kalmış bu çağda

görünce pek şaşırdım;

yırtık kitap, sökük mendil ve yarım sigara

yıl değil gün geçmiş

kırık saat, tekleyen yürek ve ağlayan tek göz.

diğeri çatık,

gelen keder ve kinin müjdeli habercisidir.

bir telgraf çekilmiş bana

bu çağda

''yaşamak bu kadar tatlıysa, ne diye sokuldun bana?''