Bu gece ay bile yüz vermiyor bana. Oysa daha iki gün olmuştu biz gökyüzünde karşılıklı kahve içeli. Kırk yılı geçtim, kırk gün bile kalamadı bana. Belki de yanamadı, suçlayamam.

Bu gece sanki teker teker içimde patlamakta şehrin lambaları. Kesiklerimi hatırlatırcasına, için için. Sözleri bu gece daha bir inandırıcı geliyor müsilajımsı insan artıklarının. Kendilik krizlerim bu gece daha bir cengaver. Yanaşmaya korktuğum her duyguya daha fazla, kurbet’im. Kursağımsa daha dolu, sonuna kadar belki. Ben yaslandıkça domino misali yıkılan, virane olan tüm duvarların yüzüne tükürsün insan olan, derim. 


Bu gece, benim doğduğum gece. Saygılar, mutlu illüzyonlar!