Yalnızlığımı dağıtmak için sahte olmayı göze aldım. Yaşamda açlık çekmemek ve yargılanmamak için hazır bir kıyafeti giyindim. Paradokslara tutundum. Virgüllere inandım. 

Kendime karşı dürüst olmak acı veriyor. 

Hislerim söz konusuyken ve onları anlatmam gerekirse bütün biri değilim parçalar halinde sürüyorum. Kendimi niteleyemiyorum. Hep bir yol ayrımında kalıyor bilincim hiçbir yolu seçemeden. Hangi yöne baksam kuşkular ve korkularla kaplı. Dünyayı duyuyorum. Bu bana acı veriyor, gülerken de. Hakkımda karar verici olan şeyin; artık acı duymamam adına gerekli olan şeyi seçenin ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok. Uçsuz düşüncelerimin beni yaşamda hareketsiz bırakan ve gözlerimi gökyüzüne kilitleyen tahminlerim var sadece ve müzik. Geçmişin kokusunu alıyorum her nefeste. Geleceğin korkutucu görünüşü gelecekten daha korkunç çünkü onu şimdi yaşıyorum. Geçmiş de biten bir şey değil. Dünyada huzurlu olmam için gerekli olan hiçbir şeye sahip değilim. Hissettiğim acı eşyaların ve insanların eksiklikleri ya da fazlalıklarıyla alakalı olsaydı bunu çözmem kolay olurdu. Böyle mi doğdum yoksa! 

Timsahların cinsiyetlerinin yuvanın sıcaklığına göre belirlendiğini okumuştum bir gün; yoksa insanların ne olduğu ve ne olacağı da doğduğu ilk anda neyi duyduğu ve kimi gördüğüyle mi alakalı? 

Çocukluklar araştırılmalı ama imkansız. Mümkün olmayan şeylere öfkeliyim. Ne yaparsam yapayım iyi olamama durumumu üzerimden atamayışıma da...