İnsan için artık satacak başka şey kalmamıştı. Yine de kurnaz bir girişimci, nihayetinde buna bir çare bulmuş ve anıların satılabileceği bir sistem geliştirmeyi başarmıştı. Yani artık herhangi bir anı merkezine gidip hafızanızdan çıkarmak koşuluyla bir hatıranızı sisteme kaydederek para kazanabiliyordunuz. Kaydedilen anı yalnızca bir kez satılabiliyordu fakat ilk zamanlarda ücretler hayli yüksek olduğundan bir anı karşılığında uzun süre geçinebilirdiniz. Behçet, önceleri bu uygulamayı sapkınca bulsa da nüfusun yoğun artışıyla birlikte yaşamak için gerekli standartları da karşılayamaz hâle gelince son çare olarak bu yöntemi denemeye karar vermişti. 


Uygulama hakkında yeterli bilgiye ulaştığında, yakınındaki bir anı merkezine giderek ilk kazancını elde etti. Oldukça basit bir işlem olduğundan hızlı bir şekilde önemsiz gördüğü ilk hatırayı seçmişti. On yaşında olduğu ve üç arkadaşıyla birlikte bir ağacın altında dinlenip piknik yaptıkları huzurlu bir andı bu. Karşılığında kendisine bir ay yetecek kadar para kazanmıştı Behçet. Binadan çıkınca normalden farklı hiçbir şey hissetmemişti. Her şey olduğu gibiydi ve zihninde bitmeyecek kadar çok hatıra bulunuyordu. İşte o vakit belki ölene dek rahat bir şekilde yaşayabileceği fikrine takılıp kaldı ve bu işin oldukça kârlı olduğunu düşündü. 


Paranın bir kısmını ihtiyaçlarına ayırdıktan sonra kalanını eğlenmek üzere kullandı. Dilediği ne varsa onu yaptı ve mutlu da oldu. Ancak bir süre sonra parası bitince aklına yine bir hatırasını satma fikri geldi. Aynı binaya tekrar gitti ve yine sıradan bir anı seçti. Hayatını bir süre böyle geçirdi. Parası çabucak bitiyor ve bittiğinde gidip hafızasından seçtiği küçük anları birer birer satıyordu. Artık oradaki insanlarla bile yakın olmuştu ve sırf para kazanabilmek için bu insanlarla sahte buluşmalar ayarlıyor ve yeni tecrübeler ediniyordu. 


Yaklaşık bir yılın sonunda yine paraya sıkıştığı için aynı yerde buldu kendini. Bu sefer sistemin biraz daha ilerlediği haberini alınca daha güçlü bir hatırasını satmayı denedi. Zira sistemin zengin müşterileri, anıların sıradan olduğundan şikayet etmeye başlamıştı ve bu yüzden anılar kategorize edilmeye çalışılıyordu. Haz ve duygular ne kadar yoğun olursa o denli para ediyordu hatıralar. Yine çok az kişi tarafından denenmiş olan tecrübeler ise nadir anılar sınıfına girdiğinden en çok getiriyi bu farklı tipteki ilginç hatıralar sağlıyordu. Behçet uzun süre kendisine yetecek parayı bulmak istediğinden ilk aşkıyla olan bir anını satmak istedi. Kalbinin deli gibi attığı gençlik zamanlarından kalan bu özel tecrübesi unutmak istediği bir şey değildi fakat başka çaresi kalmadığını düşündüğünden bunu kabul etti. Dışarı çıktığı vakit ilk kez farklı bir hisse kapıldı. Hangi hatırayı yok ettiğinden haberdar değildi ancak yine de zihninde karmaşık bir hüzün hissetmişti. Sonrasında normale dönerek uzun bir tatile çıktı.


Gitgide yaşlandığının farkına varan Behçet, yaşamak için bağımlı olduğu bu yeni sisteme ne kadar çok anı verdiğinin bilincinde değildi. Herhangi bir işi olmadığından tüm zamanını her sıradan erkeğin yaptığı gibi içki, kumar ve kadınlarla geçiriyordu. Ne tür uyuşturucu varsa hepsini deniyor ve zihnini boş tutmaya çalışıyordu. Yaşadığını sandığı anlarda zihnindeki bu boşluk hâli onu uyandırıyor ve sanki bir şeylere kafa yorması gerektiğini söylüyordu. Yine de eski yaşamına ait hatıraları öylesine azalmıştı ki bazen kim olduğunu dahi bilemiyordu. Ne yaptığını ve neden sürekli huzursuz hissettiğini anlayamıyordu. 


Aradan uzun yıllar geçti. Kendini yine aynı binanın önünde buldu Behçet. Artık tek hatırladığı şey belki de bu devasa beton yığınıydı. Binanın içinde usulca ilerlerken aklında yine satabileceği bir hatırayı düşlüyor ancak eskisi gibi net hatırlayamıyordu anılarını. Öyle ki artık belleğindekilerin çoğunluğunu, zihninin o hepten uyuşuk olduğu zamanlardaki bayağı tecrübeler oluşturuyordu. Bunlarda ise yaşamak adına pek sahici duygular barınmadığından pek işine yaramıyordu zira müşterilerin hazza yeterince doyduğu bu dönemde yeni moda daha dramatik ve gerçeğe dair anıları tercih etmek olmuştu. 


Bunları düşünürken siyah giyimli, uzun boylu bir adamla karşılaştı. Kafasını kaldırıp adamın gözlerini inceledi bir süre. Adam durup dururken Behçet'e anılarının mükemmel olduğunu söyledi. Hatıraları sayesinde artık yeni bir insana dönüşmüş olduğunu ve bunun onun için vazgeçilmez bir tutku olduğunu anlattı. Behçet, o sırada tüm anılarını satın alan kişinin bu ilginç bakışlı adam olduğunu anladı ama ne diyeceğini bilmediğinden oradan ayrıldı. 


Arkasına bakıp sevinç içinde yürüyen bu garip adamı biraz izledikten sonra makineye doğru yöneldi. Son kez yapacağı bu satış sonrasında neyle karşılaşacağını hiç bilmiyordu. Adamın gözlerinde sanki kendini görmüştü Behçet. Ama yine de ikisi aynı kişi değildi. Bir süre bekledikten sonra makinenin içine doğru uzandı. Sistem çalışmaya başladı ve her şey hazır olduktan sonra sıra hangi hatırayı seçeceğine geldi. İşte o sırada belki de hayatı boyunca kendisini en çok etkileyen olayı hatırladı Behçet. Dört yaşındaydı ve evin merdivenlerinden hızla ikinci kata çıkıyordu. Evin içinde yaşlılar koltuklara dizilmiş uğulduyordu. Sakince salona girdikten sonra neler olduğunu anlamaya çalışıyor fakat bu gizem karşısında hiçbir şey yapamıyordu. Yaşlı teyzelerin onu kovmasıyla birlikte belki de tam o sırada evdeki o boğuk atmosferin sırrını çözmüştü Behçet. İşte o anda babasının artık var olmadığını anlamıştı. Belki doğrudan bilmiyordu ama bir şeyler hissetmişti. Bu, kişiliğini oluşturan yahut kesin biçimde ruhunu etkileyen yegane hatırasıydı. Ölümle ilk kez tanıştığı en etkileyici deneyimiydi. Tüm bu makine cızırtıları arasında artık kendinden tamamen vazgeçmişti Behçet. Varlığını sonsuza dek ortadan kaldıracak olan bu işlemi yapmaya karar vermesi, artık kendiliğinden olmuştu. Zira belleğinde bunu engelleyecek başka bir şey yoktu. Yavaş yavaş silinmişti dünyadan. Varlığını başka bir insan satın almıştı. Az önce karşılaştığı adam, Behçet'in yeni temsilcisiydi. Belki o da bir süre sonra sıkılıp başkalarına satacaktı ondan aldığı hatıraları. Neyse ki artık kimin kim olduğunun bir önemi kalmamıştı. 


Zira Behçet için artık satacak başka şey kalmamıştı.