Keşfedilecek, hissedilecek bu kadar şey varken, onca güzellik, sonsuz imkan ve ihtimal bize bir şekilde sunulmuşken nasıl sevmem?


Koskoca evrende bir toz bulutu kadar bile değilim. Ama günden güne daha çok görmeye, anlamaya, en azından çabalamaya başlıyorum. Hayatı yaşanılabilir kılan binlerce şeye denk geliyorum, hatta onları arayıp bulduğuma inanıyorum.


Güzel insanlar tanıyorum, onlara kendimce kahramanlar diyorum. Mutluluk verici, ilham dolu, kapı açıcı, motivasyon sağlayıcı.


Hayatın beni bırakmadığını, her seferinde mutlaka iteleyecek şeyler bulduğunu görüyorum. Teslim oluyorum bir yerde, bu akışa dahil olmayı, aktifliği, iz bırakma arzusunu ve "insan olmayı" seçiyorum.


Belki yavaş yavaş, sindire sindire, bazen koşa koşa çünkü dolu dizgin. Tırmanıyorum, zıplıyorum, kazıyorum. Yaptığım basit bir sistem veya tasarımını günden güne iyileştiriyor, üst seviyeye taşıyormuşçasına kendimi inşa ediyorum. Donanım, bilgi, deha, yaratıcılık, birikim, ufuk, çevre, vizyon, hedef, nokta.. Bu kelimeleri seviyorum. Bi'nevi üst üste yığdığım çoğu şeyden inanılmaz mutluluk duyuyor, haz alıyorum.


Ne kadar inkar edersem edeyim, kaç kez vazgeçersem geçeyim aynı yere geri gönüyorum. Ben yaşamayı, bu hayatı seviyorum.