— Yesterday!

Birkaç saniye bakıştıktan sonra karşı masada oturanlar ortalığı inleten bir kahkaha patlattılar. O da yaptığını fark edip mahcup bir ifade takındı ve onlar kadar ol(a)masa da bozuntuya vermemek için gülmeye başladı. Kahkahaların arasına ortaklardan birinin aniden çalan telefonunun tiz sesi dahil oldu. Bu neşeli anı bozduğu için çalan telefonuna kızarak sinirle çıkardı cebinden. O esnada diğerleri ona kendisinin işe alındığını ima eden bakışlar atıyorlardı. Elleri dizinde, memnun görünmemeye çalışıyor, kulağında vızıldayan sinyali karşıya çaktırmamaya gayret ediyordu.

Telefonu açan adamın bir anda yüzü düştü. Gözleri üzerine dikildi. Alnından boncuk boncuk terler akarken ‘’İşte her şey bitti.’’ diye geçirdi içinden. Karşısındaki telefonunu kapattı, yanındakilere eğildi ve bir şeyler söyledi. Lafını tamamlamasıyla birlikte ortalığı bir anda buz kesti. Dikkatleri şimdi üzerinden dağılmıştı. Alelacele önlerindeki bilgisayara dönüp tuşlar üzerinde dans etmeye başladılar. Önlerindeki her neyse ilerledikçe yüzleri kızarıyor, vücutlarından terler sızıyordu. Fırsattan istifade ağır hareket etmeye özen göstererek başparmağıyla yanağındaki teri siler gibi yapıp elini kulağına götürdü. Kulağındaki lensten daha ince olan kulaklığı çıkardı ve parmaklarının arasında ezdi. İşte her şey hallolmuştu. O esnada karşı masadakiler apar topar kalktı ve yüzüne bile bakmadan dışarı fırladılar. Hemen ardından bir sekreter gelip telaşlı tavırlarla hayırlı olsun dileklerini sunduktan sonra 1-2 güne kendisini arayacaklarını iletti. Yüzüne şaşkın bir ifade geçirip anlamazlığa vurdu. Sekreter rotasına göre ilerlerken hemen peşinden hiçbir şey anlamadığına dair şeyler mırıldanıyordu. Onun kendisini dinlememesi umurunda bile değildi. Elleri önünde mağduru oynayarak dışarı çıktı. Kapının önünde kendisini bekleyen arabaya bindi.

— Bir sorun var mı?

— Hayır, hayır, her şey yolunda. Parayı yurt dışına çoktan aktardık bile.

Arkasına yaslanırken bir sigara yaktı. Tabelada havalimanı yazısını okuyup tebessüm etti. ‘’Biz de peşinden gidiyoruz.’’ dedi. Ses tonundan ne kadar keyifli olduğu anlaşılıyordu.

— Anahtar kelimeyi biraz daha geç söyleseydin gammazlanıyorduk ama, adamlar bizi sistemden avlamak üzereydi.

— Ama yüzlerini görmen lazımdı. Sırf o an için bile birkaç saniye beklenirdi!