Dinle, küçüğüm... Dudaklarından gülüşünü, gülüşünden dudaklarını alacaklar. Bununla yetinmeyip onun dudaklarında acı çektirecekler sana, durakların dudakları olacak ve gün geldiğine bu sana talihsiz bir acı yaşatacak. İnsanlar yüreklerinden kopacak. Dışarıya baktığında, kalplerinin ağırlığından kambur olmuş insanlar göreceksin. Bunun bir yaşam bedeli olduğunu da sana aynı yüreksizler öğretecek. Elbet çıkacak karşına yeşilin sen tonunu seven bir adam, ne diyeceğini bilemeyeceksin ona. Sanki koşmuşsun gibi oturup soluklanmak isteyeceksin, bir sayfada sıkışmış iki kelimenin arasına saklanmak isteyeceksin ve senin dışında herkes sizin aşkınızı öğrenecek. Yine de ne yaparsan yap her cümlenin sonuna bir ama gelecek, bu ne demek bilir misin küçüğüm? İnsanlar sevmeyi bilmez demek. Senin kalbine dünya, dünyaya senin kalbin ağır gelecek demek. Kamburun çıkacak büyüdükçe, o taş kadar kalbi taşımak iki dudağının arasından çıkacak aşk nağmeleri kadar zor olacak. İnsanlar gider, insanların sevgisi biter. Ve son olarak, insanlar ağır kalpleri sevmez."