Bu, sıkça karşılaştığımız siyah beyaz formatlı fotoğraflardan değil. “An”a dair renkleri olduğu gibi görmeyi istediğimden bunu belirtmek istedim. Eserler ve verdiği duygular tüm renkleri silmiş, etrafı griye boyamıştır. Önde Hans Op de Beeck’in gerçek boyutlardaki Uyuyan Kız heykeli, arkada Jérôme Zonder’in Garance’ın Portresi isimli eseri. Garance’ın etrafındaki belirsiz ve güvensiz dünya ile uyuyan kızın çevresindeki sessiz dünya bir arada.

İstanbul Modern Sanat Müzesi'ndeki metinin bir kısmında şöyle yazıyor: Zonder insanlık tarihi travmalarından beslenir.“ 2. Dünya Savaşı, Ruvanda soykırımı ve Hiroşima’daki yıkımlar sonrasında kaybolduğunu söyler ve bu nedenle resimlerindeki çoğu figürün yüzünü ya
elleriyle ya da bir maskeyle örter.”

Hans Op de Beeck, “Uyuyan Kız” heykelinde zamanı dondurarak, M.S. 79’da Vezüv Yanardağı'nın lavları altında kalan Pompeii antik kentinin arkeolojik kazılarında çıkarılan,
yüzlerinde ve vücutlarında patlama sırasında hangi pozisyondalarsa, o ifade ile taşlaşıp kalmış insanlarına benzer bir sahne yaratmak istediğini belirtir.