Aralık ayında bahardan kalma bir gün. Güneş her zamanki yerinde görevinin başında hatta kuşlar bile bahar şarkısı söylüyor sanki. Arkada ustanın şarkısı çalıyor, ne güzel söylemiş, "doğarken ağladı insan bu son olsun bu son".

Yaşadığımız cağ oldukça zor. Gelişime açık fakat insanlık için çok zor. Bazen acaba geliştirdiğimiz robotlar gibi mi oluyoruz diye düşünüyorum ama robotları geliştirirken biz kendimizi güncellemeyi unutuyoruz sanırım. Sahi bizim duygularımız, vicdanlarımız vardı ne oldu onlara? Evet onları aramak için bazen sosyal deney adını verdiğimiz çalışmalar yapıyor duyarlı birkaç insan, tabii her zaman da doğal olduğu söylenemez. Zor bir cağda yaşıyoruz, ki hele de bu zamanlarda uğraştığımız hastalığı da düşünürsek... Öyle bir hastalık ki çaresi yok, belki de yüzyıllardır bu kadar mutasyona uğramamıştır. Tarihte gördük elbette fakat her geçen gün daha da artıyor vakalar malesef.

Ah ne güzel anlatıyor üstat... "Bugün sen çok gençsin yavrum" diye başlayıp "mutlu günler vadediyor sana yıllar ömür boyu" diye bitiriyor. Neden izin vermiyorsunuz peki? Sizi sevdikleri için mı? Yoksa çok mu kıskançsınız? Yemeğin tuzu mu eksikti?

Ben isim bulamadım bu çağın hastalığına... Canilik diyor bazıları, kimi yobazlık fakat bu kadar basit anlatılacak bir şey değil bu. Çözüm ne peki? Sosyal medyada profil karartmak, 30-35 saniye kadar haber yapmak bazen, ee tabi hakim karşısına çıkmak (gerçi jilet gibi ütülü bir takım elbise giyerseniz bir de tahrik vardı derseniz haklı çıkıyorsunuz çoğu zaman), 2-3 satır yazı yazmak benim de yaptığım gibi. Tabii bir de şeriat isteyip öldürmek de var, yani burada bile aynı hastalık. Peki neden insan olmaya çalışmıyoruz?

Ben önce annemden sonra kardeşim ve eşimden özür diliyorum... koruyamadık, sahip çıkamadık. Bir kadın daha kayıp gitti ellerimizden ve bir aile daha paramparça evlat acısıyla. Kimi çocuk öksüz kaldı kimi ana baba evlatsız. Kim bilir kaç hayalin kaç planın yarım kalmasına seyirci kaldık. Bu kadar ucuz mu insan hayatı? Bu kadar kolay mı bir can almak?

Analarımızın ayaklarının altını cennet diye anlatan bir peygamber ümmeti olarak sınıfta kaldık ve bir telafi sınavı yok bu durumun. Belki kalemim çok iyi değil ya da yazarken ellerimin titreyişi gözlerimden akan yaşa engel oluyor, belki de bana...

"Sizi de bir ana doğurmadı mı? Analara kıymayın efendiler". Bırakın yaşasınlar, bırakın güzel yüzlerinden gülümseme eksik olmasın. Çok zor değil, illa bir yaptırım bir sözleşme gerekmez yaşamaları için. Doğarken ağlasın insan bu son olsun bu son...