Bu yangın kaçıncıdır
ellerin gibi
oysa gece olur ben uyumazdım
bir ışık titrerdi tavanda
bir yağmur damlası vururdu cama
o incecik sese kanıp, sen sanıp
koşar adım gelirdim pencereye
çünkü fark etmezdi benim için
sen oradasın sanarsam eğer
düşünmeden koşar gelirdim her yere
Bir şeyler kırılıyor sessizce içimde
seni öyle düşününce...
yüreğimin dili yoktu ama
kemiği varmış öğrendim
bir çok şey öğrendim bu yaşımda
özlemek nedir, dâhil
sancısıyla beraber, sancısı da dâhil
Bu yangın kaçıncıdır
ellerin gibi
oysa sabah olur ben uyumazdım
yalnızca seni düşlerdim
bir kuşun göğsünü düşler gibi
o kadar hafif düşlerdim seni
bazısı düşüncemi bölen
bir ses duyardım duvarda
ilerlerdi zaman, ilerlerdi sensiz
o incecik sese kanıp, sen sanıp
sarılırdım zamana
bir hüzün belirirdi vakitlerin içinde
bir de anlamsız gözyaşları
bilmezdi o an hiç kimse
o anlar; felaketimin en başları
Bir şeyler dökülüyor sessizce içimde
seni öyle düşününce
ve bir ağacın kaderini paylaşıyorum
sanki göğsüm:
sonbaharın vurduğu bir yaprak
o kadar narin, o kadar korkak
bunu da öğrendim bu yaşımda
yenilmek nedir, dâhil
utancıyla beraber, utancı da dahil.
Kemal Efruz Örek
2023-07-17T17:32:05+03:00:)) ziyadesiyle mutlu etti beni düşünceleriniz :))
Kemal Efruz Örek
2023-07-17T17:10:08+03:00Teşekkür ederim Gamze :) Bir şeyler hissettirebildiysem ne mutlu bana :)