—En Çok Kimi Sevmeli?

Cevabı basit değil mi? Tabii ki de en çok kendini sevmeli. İşin özü sevdiğine, arkadaşına karşı sevgi dolu olmalı ama kendine de zaman ayırmalı insan. Belki bu prensibin dışına çıkacak ama insan en çok kendini sevmeli.

—Peki neden en çok kendim? Şöyle bir düşünelim.

Gerçek arkadaşlarımın bile beni bir gün terk edeceğine, varlığımı unutacacaklarına eminim. Hatta ailem bile bir gün beni, isteyerek veya istemeyerek (belki de ben onları) terk edeceklerine eminim. Her şey ama etrafında olan her şey değişecek hem de her şey. Çevren, evin, ailen bildiklerin, arkadaş ortamın, sevdiğin insanlar, aşık olduğun hatta düşmanların bile…Bu ağır geliyor insana ama biliyorum, bunlar gerçek. Aynı, zamanın sürekli değiştiği gerçeği kadar gerçek.

Her nasıl zaman için değişim mutlaksa benim için de mutlak olan “benim.” Hal böyleyken benimle kalan tek kişi benim, kendim. İşte tam da bu yüzden en sevdiği kendi olmalı, en değer verdiği kendisi olmalı insanın. Onu iyileştirmeli, geliştirmeli, yeri geldiğinde onarmasını bilmelidir.

Can Yücel - Bağlanmayacaksın şiirine atıfta bulunarak;

İlle de bir şeyi sahipleneceksen

Hep seninle olanı, kendini sahipleneceksin.

—Zaman bu denli değişken, sürekli akıp giden bir şey iken “benim”

değişmemem mümkün mü?

Aman yanlış anlaşılmasın, ben asla “benim” aynı kaldığımı, değişmediğimi söylemiyorum. Ben sadece “benim” mutlak var ve ölene kadar var olmaya devam edeceğine inanıyorum. (Belki de daha sonrasında da devam eder, bilmiyorum. Daha önce hiç ölmedim.) 

Ben her zaman değişirim çünkü ben de zamanın içindeyim. Hiçbir değişim hissedilmese bile herkesin hissedeceğini düşündüğüm en temel değişim, ölmek. Canlıdan ölüye.