Kendi içimde sıradanlaşmayı sevmiyorum o yüzden yeni bir şey denemek istedim. Aslında amacım sanatı biraz da halk içinden çıkarmaya çalışmak birazdan okuyacaklarınıza yorum yapıp fikrinizi belirtirseniz çok sevinirim iyi okumalar.


Yaşadığımız biricik hayatlar içerisinde yaşadığımız duyguların önemini yeterince fark etmediğimizi veya yorumlamak istediğimiz taraflarından bakmayı sevdiğimizi düşünüyorum. Sorum ve yorumlarım da biraz bu bağlamda olacak. 


Herkes iyi bir hayat yaşamaya veya mutlu olmaya çalışıyor dersem muhtemelen oldukça iyi bir genelleme yapmış olurum fakat bence hatalı. İnsanlar daha çok hazların peşinden koşmaya çalışıyor desem bana daha doğru geliyor. Bunu dememdeki asıl sebep biraz dilin yetersizliği. Haz ile mutluluk kesinlikle aynı şeyler değil ve birbiriyle karıştırılmamalı. Bir insan üzgün olmaktan, yas tutmaktan, yalan söylemekten, kandırmaktan, kaçan olmaktan haz duyabilir veya çiçek toplamaktan, sevmekten, gülmekten, değer vermekten, dürüst olmaktan da haz duyabilir. Aslında dediğimi anlamışsınızdır ama özetlemek gerekirse evrensel ahlak yasalarını baz alarak (ki böyle bir yasadan bahsetmek konuyu daha da derinleştirir ama siz demek istediğimi anladınız) iyi şeyler yapmanın iyi hissettirmesi veya kötü şeyler yapmanın kötü hissettirmesi her zaman çalışan bir eşitlik değil.

Üzülmenin de haz verebileceğini anlatmaya çalışmamın aslında örneklerini çokça görüyoruz: Melankolikler, ıssız adamlar…

Evet bu insanlar varlar ve gerçekten bu duygulardan yoğun hazlar duyuyorlar fakat konumuz bu insanlar değil.


Sorumu sormadan önce bir şeyden daha bahsetmeliyim. Hepimiz “Seni öldürmeyen şey seni güçlendirir” lafına aşinayızdır. Bu söz aslında bizim olaylardan sonra üzülmemize sebep olan şeylerin aslında bizlere bir şeyler öğrettiğini, şeylerden dersler çıkarıp hayatımıza daha deneyimli devam etmemiz gerektiğini söylüyor. İnanın bana hayatta en haz duyduğum şey bu. Sevgiliniz veya arkadaşınız olan kişiyle, bir olay veya durum yüzünden bağınızı kopardıysanız ve bu durum sizi üzmekle beraber size bir çok şey kazandırdıysa dünyanın en şanslı insanı siz olabilirsiniz. Bana göre yaşanan bu tarz bi olayda, olayın sizi üzmesi ile doğru oranda deneyim kazanırsınız. Eğer devam etmeliyse bir ilişki zaten etmelidir ama etmiyorsa bir işe yaraması için bunun sizi üzen dolayısıyla size çok şey katan bir sonu olması gerektiğini düşünüyorum. 


Bu anlattıklarım bağlamında sorum şu:


Bir ilişki bitiminde üzülmüyorsanız bunun sebebi hiç yaşanmamış olması gereken veya boşuna yaşanan bir ilişki olduğu için midir? 


Ek soru:


Deneyimler zorluklarla, üzüntüyle mi ; mutlulukla, kolaylıkla mı kazanılır/kazanılmalıdır?