bubiego. günlük'ü seçtirmeyecek bir ego. deneme olm benim yazdıklarım. ama şimdi...


neyse, insan salmalı kendini. benzer anlamlı cümleleri yüzüncü kez kuruyorum. metinlerde, metin içi dokundurma yapmadan duramıyorum. tabii bu şimdi aslında ne yazacağını bilmemenin bir tezahürü.


metrodayken aklıma gelenleri yazsam. kalemimin asla yetişemediği zihnimden ışık hızında geçen fikirler zinciri. bir: karaktersizliğim. hayır, bu bir hakaret değil, bildiğin nötr olma durumu. ikiyüzlülük de derdim eskiden, fakat benim de bazı prensiplerim var elbet. bu daha çok bulunduğu kabın şeklini alma. o yüzden iyi çocuk diye konuşulur arkamdan. konuşulur diye tahmin ediyorum tabii ki. fakat onun meali, standartlıktır. normal, düz bir adam. ya bunu kabullenemiyorum ya da harbi kendimi, içimi gösteremiyorum. burda da işte kendimize atfettiğimiz içe dönüklüğü görüyoruz. iletişim aracım farklı belki de.


mesela resim yaparım diyorum. konuşamıyorum, evet, fakat kendimi renklerle ifade edebileceğime dair bir inanç var içimde. düşüncelerini kelimeye çevirmek resmetmekten daha zor. kelimelerin yetersizliği var bir kere. bunu, muazzam bir manzara karşısındaki dil tutulmasına benzetebiliriz.


aaaay ay. bu editör kontrolü de insanı bir çekimser kılıyor. sürekli seni düşünüyorum editör. buraya yazarken, fikirler zihnimde belirirken bir köşebaşından kafanı çıkarmış muhbirlik yapıyorsun gibi.


neyse müzik dinleyeceğim.

başka bir zamana

kendimi sizlere