hiç sormadım, hiç bakmadım o an göğe

karanlıktı belki ama kararlılıkla elbet aklında biri var diye

düşününce sorunlar doğuyordu, içselleştiriyordum

kırılmam an meselesiydi, üstüne çok gitmedim.

o saatlerde üstümden geçen bir uçakta

sen de kendi kendini avuttun.

kayıp baharlar ve doğruların ne kadar doğru bile olsa sadece senin sesinden yankılanan yansımalar

çiseleyen yağmurlara karşı en göze batan detayımdı yanlışlar,

uyutmayan tek dert sen değildin.

alışık olanlar görmezden geliyordu,

bilindik meseleler diye sıradan öğüt verenler ve seni geçiştirenler karşısında

adınla ayakta durabiliyordum.

sana rastgele rastlıyordum, uzağımın mesafesini bilmiyordun

ölçü birimi de yoktu.

her gece ısrarla sana yakınlaştığımdan da haberin yoktu.

hiç sorma olur mu, bazen avuç içlerinde çizgileri takip ederken gözlerimle

kaybettiğimi sandığım aklımla,

bir başıma adını sayıkladığımı unutma,

hiç duyma olur mu?

arasındayım şimdi

özlemin telaş yaptırmıyor artık ama

resmin çok can acıtıyor

görmezden gelsem kime ne faydası var,

farkına varıyorum

benden götürdüklerini hiç geri getirmiyorsun.

şehirler, yollar

çıkmasa bile tüm bu sokaklar,

külleri olmalı ama yakmadan

sonrasında eğer eminsen pişman olmayacağından

savur, üstüne sonradan hatırlanmayacak kalıntılar da bırakma,

bırakma ki rüzgar daha ne kadar uzağa savurabilir bilelim.

tüm var olan duyguları yaşat

tüm hepsiyle yalnız bırak,

bir tek kendine hasret ve beni istanbul'a nefret bırakma,

çünkü sevmesem de yaşamak zorunda kalıyorum.

ikimizin şehri bu kadar ağır yaşlanmamalı,

ikimizin şehri hiç görülmemeli,

aynı anda umutsuzluğa yol açan devrik cümleler kurulmuş olsa dahi

kimse kimseyi böyle yorgun sevmemeli.

ben bilinmez, sen denklem

formüllerini ezberlesem bile etkisiz elemanım.

eksisi, artısı

bana kattığın ne varsa

sence de öyle değil mi?

bence bir gecede harcanmamalı.

düşün bir.


çıkıyorsun kapısından, uçağın inmiş

sevdiğin adam karşında seni heyecanla beklerken

göz göze, birazdan çantanı bıraktığında boşa çıkan ellerinle onunla el ele,

mutlu musun gerçekten böyle?

bilmek istemiyor gibi davranmayacağım

detaylara boğuluyorum

ki ortada hiç H2O yokken bile,

senden bilmem kaç tane var acaba bu şehirde?

ben aynaya yorgun bakıyorum.

sense hep güzel bakardın,

hep özenle sorardın

seçerek kullandığın umut cümlelerinle

ayaklarıma şifa olup beni ayakta tutardın.

sen uyu, uyan

ben bu halimi bir de bu açıdan görmeyi deneyeceğim.

öyle ya da böyle rastlaşacağız seninle.

bir kafede, bir sahilde

ya da sessizliğin bizi ürküttüğü gecelerde.

bir düşün

gözlerime buğulu gelse de

sahiden hiç yok mu bir ihtimal bile?


  • dönmeyeceğinle alakalı kendi kendime bir sonuç alamadığım konuşmamdan.