sayfalarca yazılıp çöp kovasına atılan üçlüklerden mi başlasak güne yoksa sade bir günaydınla mı? ilki diğerine nazaran daha muhtemel. çoktan öğlen olmuş bile, bugün de içilecek çok neden var. en basitinden, bir begonvil yaprağı düşüp değmedi tenime. otobüs tıklım tıklımdı, kulaklığımı da evde unutmuştum üstelik. her sabahki gibi merdivenlerden ikişer üçer atlasam bile sevinemedim. siz düşünün. yan yana oturulan kaldırımlar, ardı ardına yakılan sigaralar da yalnızca bir anıdan ibaret oldular. kuşlar bile geçmiyor omzumun üstünden, korkup geri çekilemiyorum.


bakıp gülümseyemiyorsun sen o halime. güncemdekiler için, aslen yaşandı, demek bile gülünç geliyor artık. haberimiz yok ama epeydir küskünüz. yaşlanıyor diye yavaştan yüzündeki buruşuklukları dert eden kadın, büyümek için can atan altı yaşındaki kıza küsmüş bugün. solak bi' adamı sevdiği için dişlerini sol eliyle fırçalamaya çalışan kadın adama, adam artık birbirlerine geç kaldıklarını düşündüğünden kadına küs. oysa kadın buluşmalara bile vaktinde gelemezdi ki. ne dese nafile. hevesle saçlarını omzunda kestirip uzun saça imrenenler kuaförlere küs. manav osman abi karşısına açılan markete küs, o bile küs bugün. körler sağırlara, sağırlar körlere, fakirler zenginlere küs bundan sonra. tanrı'm içmemek için neden mi var ki?


-tanrı dünyasına küsmüştü bugün.-