Üç kere içtim tam üç kere. Üç hafta, Cuma gününe niyetlendim üçünde de, Cumartesi oldu.


Bu şamanların verdikleri ilaçlar çalışmıyor mu?


Çalışıyor.

Ama yavaş yavaş.


Anlamını bilmem, bir anıdır.


Küçükken bir kere odama kapanmış dua ediyordum. "Allah'ım ne olur bana bir işaret ver.." diye yalvarırken yatağımın altından durduk yere bir bilye fırlamıştı. Nasıl da şaşırmıştım. Sonra bir cümle daha kurmuştum ve fırlayan bir bilye daha. Bir cümle daha, bir bilye daha. Yaşadığım dehşetli sevinci şimdilerde bile hatırlayabiliyorum.


Sonra tabii, yatağın altında saklanan abim çıkıvermişti. Şaka yapmış. Sanırım halen, bazen böyle kandırılabiliyorum.


Bir şarkıyla yönümü değiştiriyorum, bir rüyanın peşinden de şehir. Bir hisse duyduğum merakla evimi taşıyorum, bir kitapta okuduğum bir satır için içimi.


Koca bir maske, bu kişi.


Umutları, hayalleri ve beklentileri olan. Geçmişini omuzlarında, geleceğini bileklerinde taşıyan.


İyi bak bu maskeye, son kez bak. Bunu tanrı kadar sen de yarattın. Boyadın, kestin, süsledin, öptün dudaklarından ve suratıma yapıştırdın. Suratım şeklini alana kadar taktım bu maskeyi, sonra da dönüp yüzüme bile bakmadın.


Çıkarıyorum artık, sevgilim.


Anlıyorum ki, senin için kendimi defalarca sattım.


Yıkılsın senelerdir kendimi astığım o köprüler.


Bugün tanrı benden, sana bir şey yaratmadı.