23.07.2021


Merhabalar.

Sakınılmış bütün selamların toplamıyla tek bir merhabaya sığdıramayacağım seslenişimi, veya hiçbir zaman sese dönüşmeyeceğini düşünürsek bu cümlelerin; seslenemeyişimi. Neden hep bir nefeslik mola ihtiyacı duyarken bütün uyaranlar seni çağırmak için anlaşıyorlar? Belki onlarca kez dinlediğim şarkı hiçbir zaman getirmezken seni, bu sefer bir yerde tesadüf edince başlıyor düşünceler. Böyle WhatsApp mesajı atmaktan farksız şekilde dökmek zorunda kalıyorum içimi çünkü günlüğüme dokunacak kadar bile hakim değilim geçen zamana. Neden hep böyle zamansız geliyorsun?

İsmini bilip unuttuğumuz, yeniden sormaya utanıp bir şekilde tesadüfen ismini duymaya çalıştığımız insanlara sen ya da siz diye hitap ederiz bazen. Ben de hayatımda nereye koyacağımı bilemediğimden sen demeye karar verdim sana hitap ederken görmeyeceğin cümlelerimde. Görmeni isterdim. Sen görmediğin için belki de uzaklaştım kalemden. Eskisi kadar kendimi tatmin ettiğim cümleler dökülmüyor artık benden, bu yüzden dökmemeyi seçiyorum. Tatmin olmamış kalbim acısını ilhamımdan çıkarıyor belki. Bütün bunlar seni ilham perim kılabilirdi ama öylesin demeyeceğim. Sana senden başka bir şahsiyet yükleme gafletinde bulunmanın bedelini ödeyemedim daha, cesaretim yok yenisini yüklemeye.


Mutluyum mutlu olmasına ama özlemek öyle karmaşık ki… İnsan, özlem içine düştüğünde senden gelecek huzursuzluğu mutluluğa da tercih edebiliyor. Anlık gelişen duygular bunlar, tabii mantık ağır basıyor bir yerde, özlemle birlikte bir yaşam kurmaya alışıyorsun. Bir gün artık deniz ve mehtap da alışıyor yokluğuna, onlar da bırakıyor “Nerede?” diye sormayı. Savaş gazisi nişanı gibi asılıyor yüreğime adın. Kimin için savaştım, kaybettim mi, kazandım mı bilemeden, biten savaştan sonra bana verilmiş ödül kadar anlamsız kalıyor işte adın. Adına bu anlamsızlığı ben yüklemedim, ben yüklemek istemedim diye bağırsan da savaşın bıraktığı şeylerle baş edilmesi gereken yerde kimsenin senin ufak çığlıklarınla baş edecek gücü yok.

Benmerkezci bir varlık olarak anneden ayrıldığımız dünyada büyümek denen süreçte öğrenmemiz gereken en önemli şey, “Benden başka, benden bağımsız insanlar da vardır ve onların dünyasının merkezi ben değilimdir, olmamalıyımdır da.” olduğundan bunu belki biraz da abartmış ve kendini kendi merkezinden silmiş bir varlığın 'senmerkezci' bir bağlantı kurmasına şaşırmamak gerekir. Doğru veya yanlış, haklı veya haksız kavramlarının her yere eğilip bükülebildiği bir dünyada kendi haksızlığımı da haklılığımı da kanıtlayabilecek dil cambazlığına sahip olduğumdan bir önemi yok bunların. Önemi olan anlaşabilmek, eğer vazgeçilmeyecek kadar güçlü bir sevgi varsa ortada, süreçleri beraber aşabilmektir belki. 'Kimsemerkezci' bir yaşamdan 'senmerkezci' bir yaşama geçişimin bir sonraki aşaması da 'benmerkezci' bir yaşam kurmak olmalıydı elbet. Tabii sadece benim için benmerkezci, her şahıs için 'kendimerkezci' fakat ortak yaşam alanları dahilinde, yine de kendinden ödün vermeden. Ben bunları doğru ellerden öğrendim ama içlerinden biri senin elin değildi.


Olmadı işte bir şeyler, oturmadı. Oturmayışı içime otursa da bıraktım sorgulamayı. Sadece olmayanı kabul etmem bile kolay olmadı. Zaten ben bu kadar değişmişken şimdi sen de benim özlediğim insan değilsindir artık. Yine de gelme aklıma diyerek bitiremiyorum cümlelerimi. Bir yerde okumuştum “Aklım çıkıyor, sen çıkmıyorsun.” diyordu. Çıkmayışının da bilmediğim bir sebebi vardır elbet.

Aklımda seninle sanki hiç yokmuşsun gibi bir hayat sürmeyi de öğretti bana hayat. Bir uzvum gibi taşıyorum seni içimde bilincinde olmadan. Kalbim nasıl oralarda bir yerlerde emrim dahilinde olmadan çalışıyorsa sen de öyle varsın, gitmiyorsun ki zaten gelme diyebileyim.

İnsan gözünü açtığı her yeni günde halihazırda tanıyorum sandığı herkesle yeniden tanışıyor, yeni bağlar kuruyor, yeni düşüncelerle besliyor onlara dair duygularını. Değişimlerine eşlik ettiğimiz insanlarla da bir nevi belli bir süreçte yeniden tanışmamızın gerekeceği kadar farklı insanlara dönüşüyoruz. Özetle insanız. Kimse kimseye kesinlik vadedemez. Belki bazı değişimler herkesin lehinedir. Hiçbir şeyden hiçbir şekilde emin olmadığım bu dünyada bize yeniden tanışmak nasip olur diye umuyorum. Sonra her an yeniden tanışabilecek değişimlere şahit olmak.


"Gülleri sarı severim, toprağı ıslak.

Türküleri yanık, şiirleri hoyrat!

Havayı nemsiz, çayı demsiz...

Bir seni olduğun gibi,

Bir seni her şeye rağmen.

Bir seni, hâlâ..."

(Ümit Yaşar Oğuzcan)