İşte tüm bu yaşananlar gösterdi ki, hayat da gelecek de elimizde değil. Ümit ettiğimiz ne varsa birer birer kayıp gidiyor ellerimizden. Her gidenin sonunda dediğimiz "sağlık olsun" sözü, bu kez işe yaramayacak anlaşılan. Elbette ki bu olup bitenler için üzülüyorum. Bir süredir hiçbir şey yolunda gitmiyor, uzun bir süredir... Belki düzelir diye umduklarımız artık bir hiç. Hayallerimiz gerçeklikten kaçıyor. 'Belki' diye umduğumuz ne varsa 'asla'lara dönüyor.


Yaşama dair bir ümit beslemediğim artık açık. Hayat beni nereye sürüklerse oraya gidiyorum. Bunlardan bahsettiğim yakın bir arkadaşım "Kendini dinlemeye devam et." dedi bugün. Kendimi dinlemekte pek mahir değilim. Kendimi dinlemeyi bir buçuk ay kadar önce denemiş ve sanıyorum başarmıştım. Loş ışıkta ve gece sessizliğinde kendini dinlemenin tadına tam da o zaman varmıştım. Ki ben sabah insanıydım bunca zaman. Ilık bir bahar sabahını hiçbir âna değişmezdim. Ta ki beni baştan aşağı değiştiren şu günlere gelene kadar... Bu gerçeği düşündükçe hayret ediyorum. Umutsuzluk çıkmazında böylesine bir değişime uğramak beklediğim bir şey değildi. Bu noktada başa döneceğim. Hayat da, gelecek de elimizde değil. Ne planlarsak planlayalım ne düşünürsek düşünelim, hayat kendi yolunu çiziyor. Hem de koca bir dünyanın istikametine etki edecek kadar.


Hani şair der: "Hey koca dünya, nasıl da avucumuzdasın." Peki dünya dönüp der mi: "Hey koca insanlık nasıl da avucumdasın?"


10 Mayıs 2020